KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2975 %0,26
48,7847 %0,47
4.857,02 % -0,73
Ara

NOW İS GOOD: ŞİMDİ TOPLUMUNDA HAYATI YAŞAMANIN BİR BAŞKA YÖNTEMİ

YAYINLAMA:

Kanser ölümü ve yaşamı teşhir eder.

Bu teşhirde işaretlenen “şimdici” modern kültürdür. Sosyolojik bir metafor olarak kanser alınan ve alınacak bütün tedbirlere berhava eder, söz dinlemez, hem bireysel hem toplumsal insanın bütün düzenini bozar, son derece işgalcidir, öngörülemez biçimde yayılır ve kanser ölümün unutturulmaya çalışıldığı modernitenin antiseptiği olarak görülür.

Now is Good filminin baş karakter on yedi yaşındaki Tessa kanserle mücadele etmektedir. Mücadele adeta iki öznenin mücadelesi gibidir. Kanser Tessa karşısında adeta bir yaşam formudur. Film ilk anda kanseri olumsuzlar. Gencecik bir kız ölümle, yaşamla ve zamanla olağanüstü bir ilişki kurar ve bu açıdan yüzeysel bir gençlik filmi gibidir. Ancak ölümlülüğü kabullenmek de ölümle mücadele biçimidir. İlk anda bu mücadele yenilgiyi kabulleniş, doğaya, aşka, deliliğe, kısaca arzuya yöneliş, bir gençlik filmi havası biçiminde nitelendirilebiler. Durum gerçekten de öyle midir?

Kanser, hayatımıza bir anda giriveren ve bizi mahveden herhangi bir düşman, bir organizma, bir yaşam formu, herhangi bir öteki değildir. O kapımızı çalmadan evimize girer, sinsi, patavatsız ve kontrolsüz varlığıyla misafir rolünü oynar ama aslında misafir olarak imlediği evine girdiğidir. Böylece modern bir birey olarak sahip olduklarımızı yeniden düşünme fırsatı doğar. Bu imkân, zamanı “şimdi” hatta “şu an” ve mekanı da “burası” olarak tecrübe eden birey için bir fırsattır ama zaruri bir fırsattır. Akışkan modernitede hayat ne kadar yaşamak, sonsuz derecede şimdi ve haz almak ise ölüm de mutlak bir sondur ama ortada görünmez.

Hemen her şeyin şimdiye sıkıştırıldığı şimdi toplumunda gelecek de şimdiye sıkıştırılmıştır ve kısaltılmıştır. Kanser üzerinden kendine yalın ve dönüşsüz bir imkân inşa eden ölüm ise dünü, şimdiyi ve yarını kendi holistik varlığı içinde aynılaştırır. Bu da modern insanın aşamadığı belirsizlik yapısıdır. Belirsizlik hepimizi gizlediğimiz endişelerimizde eşitler. Aceleci bireyler olarak kibrimizin arkasına saklanırız.

Lösemi olan Tessa, ölümle yüzleştiğinde kibrini atar. Bu hayalperest kız artık iyi değildir. Acı dolu dört yıl…

Bir liste hazırlar, yapmak istedikleri listesi. Liste baştan aşağı sakıncalı ve zararlı eylemlerle doludur: seks, hırsızlık, uyuşturucu, ehliyetsiz araba kullanmak, vs. Bir gün babasıyla birlikte katıldığı bir radyo programında şöyle der: “Bu doğru, eğer kemoterapiye devam etseydim muhtemelen biraz daha yaşardım. Fakat o beni kötü hissettirdi. Ve ölmeden önce yapmak istediğim şeyler var... Evet, bir listem var... İçindekilerin çoğu yasadışı...” Buradan şunu anlarız: Kanser sadece hastayı değil, yaşamın kendisini tehdit eder, onu ölüme yöneltir. Uzatmayayım: Tessa ölümü yaşamın, duygularının ve düşüncesinin içine dâhil eder. Bu düşünen ve hisseden için bir manifesto niteliğindedir.

Uzun lafın kısası olmaz: Kim kaderi beklemek yerine onu kapıda karşılayabilir ki?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *