Ali Ulurasba

Ali Ulurasba

Sosyal medya iktidar onaylı ifade filtresi haline mi geldi?

Sosyal medya iktidar onaylı ifade filtresi haline mi geldi?

Muhalifleri susturmak sosyal medya üzerinden de pratiğe geçebiliyor. Örneğin Pakistan- Hindistan arasında yeniden alevlenen Keşmir sorunu ardından, Hint hükümet koordineli bir “bilgi kontrol” kampanyası başlatmıştı.

Arkasından da, polis halk şarkıcısı Neha Singh Rathore ve üniversite profesörü Madri Kakoti'ye karşı, hükümetin yanıtını eleştiren paylaşımları nedeniyle "Hindistan'ın egemenliğini, birliğini ve bütünlüğünü tehlikeye atmakla" suçlayarak dava açacaktı. Ünlü Keşmirli gazeteci Hilal Mir, uydurma bir suçlama olarak tanımladığı bir suçlamayla yakın zamanda tutuklandı. Yetkililer, Sokrat gibi Mir'in "genç zihinler arasında duyguları kışkırtmayı ve Keşmirlileri sistematik imhanın kurbanları olarak göstererek ayrılıkçı duyguları kışkırtmayı amaçlayan içerikler yayınlama ve paylaşma konusunda aktif olarak yer aldığını" iddia edecekti.

X'teki 8 bin hesap ve düzinelerce Pakistan YouTube kanalı da dahil olmak üzere, büyük Pakistan ve Keşmir haber kuruluşlarının sosyal medya hesapları engellendi. Ülkedeki, muhalif sesler kapsamlı yasal suçlamalarla hedef alınacaktı.

Devlet onaylı ifade filtresi devrede

Hindistan'daki hesap engellemeleri ve gelişmeler, Türkiye'de yaşayanları neden şaşırtsın?İktidarın sık sık başvurduğu yöntemler ve “milli güvenlik” vs. söylemler. Ancak, X.com'u satın alırken "ifade özgürlüğünü" koruyacağını vurgulayan Elon Musk'ın platformu, tam tersi haline getirmekle meşgul. Cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu'nun hesabının, X tarafından BTK'dan gelen talep üzerine anında durdurulması olmasa gerek!

Hem mahkeme hem X.com, İmamoğlu'nun sadece kararda bahsedilen 24 Nisan tarihli mesajına engelleme isteyebilirdi ama İmamoğlu’nun hesabının tamamını kapattılar.

Fazlasını bilmek suç haline geliyor.

Sosyal medya devlet onaylı ifade filtresi” haline dönüşüyor

YouTube, Meta, X gibi şirketler devletlerin sansür taleplerini “hukuki zorunluluk” olarak sunuyor. Peki kârlılığın ve operasyonel sürekliliğin önceliği yok mu? Peki ya asıl sermayesi olan kullanıcıları yani halkı umursuyor mu?Muhtemelen umursamıyorlar. Çünkü bu şirketlerin kullanıcı sayıları günümüzde inanılmaz boyutlarda, 3000-5000 kişiyi kaybetmek umurlarında olmaz.

Dolayısıyla ifade özgürlüğünü pazarlık konusu yapabiliyorlar.

Muhalif sesleri susturmak için kolaylıkla araç haline gelebiliyor.

Hükümetlerden gelen baskıyı şeffaf biçimde paylaşmıyorlar.

Kendi menfaatleri için iktidarların yanında konumlanabiliyorlar…

Yani Sosyal medya şirketleri “ifade özgürlüğü aracı" olmak ile "devlet destekli sansür aktörü" olmak arasında gidip gelebiliyor. Paranın, regülasyon korkusunun ve erişim pazarının olduğu yerde kâr, çoğu zaman kullanıcılardan önce geliyor.

Peki halk kendini aptal yerine konulmuş gibi hisseder mi? Ya da etse ne olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ulurasba Arşivi