Bosnalı bir kadının gözünden Türkiye'de ne yenir?
Türkiye denilince onun çok büyük bir ülke olduğu herkes tarafından bilinir. Büyük bir ülke olarak sunduğu yiyecek çeşitliliğini hayal edebiliyor musunuz? 7 farklı bölgeye ayrılan Türkiye, bize geniş bir yiyecek yelpazesi sunuyor. Yemeklerini sevmenin tek şartı baharatları sevmek ve çeşitli baharatların tek tabakta buluşmasının tadına varmaktır. Biz Bosnalılar şöyle deriz: Uyumsuzları birleştirerek lezzetli hale getirelim! Bir ülkenin yedi bölgesinin neler sunabileceğini hayal edebiliyor musunuz? Yemek yemeyi çok seven bir yabancının bakış açısından aşağıdakileri dinleyin.
Eğer Türkiye'deyseniz ve yemeklerini denemediyseniz seyahatiniz henüz bitmedi. Her şey hakkında bir izlenim yazmak için birçok makaleye ihtiyacım var, bu yüzden Türkiye'ye bir ziyaretin onsuz yapamayacağı şeyleri seçeceğim fakat konu baklava değil.
Kebap kelimesi sizin için ne ifade ediyor? İlk çağrışımı döner ve o şekilde hazırlanan klasik ettir, değil mi? Evet bu doğru. Ama Türkiye'de o döner ızgarada hazırlanan etlerin en lezzetli ve en baharatlı parçalarına dönüşüyor. Dana eti veya kuzu eti karışımı tercih sizin iştahınız. Adlarını Türk şehirlerinden alıyorlar. Kebabın geldiği yere göre baharatlı ya da acısız olabileceği gibi farklı bir et karışımından da yapılabilir. İster Adana ister Urfa lezzetleriyle damak tadınızı şaşırtır.
En büyük kahvaltı düşmanının bile kaçınmadığı şey kesinlikle Türk kahvaltısıdır. Tat aralığı: tuzlu, tatlı, baharatlı ve ekşi. Ağzınızda eriyen çıtır sigara böreği ve peynirli menemen. Banklardan ve deniz manzarasından hoşlanıyorsanız tercih simit ve ayrana düşüyor. Uyandığınızda mideniz iyi durumdaysa simiti turşu suyuyla deneyebilirsiniz. Biz, Bosnalılar, hamurdan yapılmış hiçbir şey olmadan yaşayamayız. Gurme ruhlarımıza göre lahmacun ve pide var. Hamurun et, peynir, ıspanak veya yumurta ile kombinasyonu. Canınız patatesli börek çekiyorsa patatesli poğaça da var.
Yukarıdakilerin hepsini İstanbul'da yiyebilirsiniz. Bir dünya metropolü olan İstanbul, Türkiye'nin tüm güzelliklerini tek bir şehirde sunuyor. Ama bir şey yemek istiyorsanız ve onun en iyi şekilde hazırlanmış olduğundan emin olmak istiyorsanız o yemeğin meşhur olduğu şehirlerdeki orijinal yemeğini yiyin. Sizi daha farklı bir yere götürüyorum. Bursa'ya hoş geldiniz. Evliya Çelebi'nin yerinde olsaydım sizlere şehirler arası gezi notlarımı yazardım ama ben sadece bir yemek aşığıyım. Elbette Ulu Cami’ye gidiyoruz, o güzelliği kaçırmıyoruz. Dış ve iç görüntüsüyle büyüleneceksiniz ama onun etrafında kalbimi değil midemi bırakmak istediğim yer var. Bir lokanta ve midemin sultanı, en sevdiğim yemek: İskender kebap. Biz Bosnalılar için salça ve yoğurdun pozitif bir şekilde tuhaf birleşimi. Çıtır çıtır ve aynı zamanda ılık sosla yumuşatılmış, en ince et parçalarının altında küçük somun ekmek parçaları. Gözler için olduğu kadar damaklar için de bir Cennet.
Tekrar ediyorum, Bursa'ya hoş geldiniz. Ertesi sabah Bursa'da uyanıp tahinli pide yerseniz. Tahin ilavesiyle yumuşak, ılık ve hoş kokulu bir hamur. Onunla simit alın ve ılık tahin sosuna batırın. Lezzetin güzelliğinden parmaklarınızı yalayın! Eğer siz de benim gibi tatlıya doyamıyorsanız kestane şekerini almaya gidelim. Taksim'deki insanların sattığı kestanelerin görüntüsünü biliyor musunuz? Peki o kestanenin kokusu? Artık zevki ikiye katlıyorsunuz. Onları tatlı bir versiyonda hayal edin. Tatlılığından dolayı dil altında eriyen özel bir kestane tadı. Yemek tutkunu olmasanız bile Türkiye'de olacaksınız.
Orada durduğumu sanıyorsan yanılıyorsun. Başka bir tatlıyı da tadabilirsiniz. Dondurmalı helva. İki kelime ve açıklamaya gerek olmayan tat. Sıcak ve soğuğun birleşimi. Kan şekeri seviyeleri, mutluluk hormonunun en iyi hali. Tur İstanbul'da başladı ve Türkiye'nin Las Vegas'ı Mersin sokaklarında sona erdi. Bir dahaki sefere kadar mutlu ve dolu kalın. Aç kalmayacak kadar tok ve tekrar yemek yiyebilecek kadar aç. Yemek yoluyla yolculuk devam ediyor. Hoşça kalın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.