BATI’NIN MAŞASI YUNANİSTAN
Türk-Yunan ilişkileri son iki yüzyıl boyunca genel anlamda çok ince ve kopmaya yakın bir konumdaydı. 1821 yılında batılı devletlerin desteğiyle bağımsızlık kazanan Yunanlılar belirli devirlerde Türk dünyasına karşı düşman tutumunu daha da arttırdı. Bu düşmanca tutumun temelinde batılı devletlerin sürekli desteklemesi söz konusuydu. Hatta öyle bir destekleme yapılıyordu ki bir zamanlar kendi kralları bile Yunan asıllı değildi.
Yunanistan 1821 yılında Mora ve birçok bölgedeki Türkleri adeta bir soykırıma tabi tuttu. Aksi şekilde o dönemde Osmanlı Devleti’nin başında birçok problemin olmasından dolayı meseleye yeterince ilgi gösterilemedi. Batılı devletlerinde verdiği destekten ötürü Yunanistan bağımsızlığını kazanmış oldu. Osmanlı Devleti’nin 93 Harbi esnasında Rusya ile ölümüne bir mücadele içerisine girmesi Yunanlıları tekrardan heyecanlandırmıştı. Savaşın sonucunda ağır yenilgi alan Osmanlı Devleti, Yunanistan’a karşıda çeşitli imtiyazlar tanımak zorunda kaldı. Aslında buradan bir kez daha batılı güçlü devletlerin Yunanistan meselesine ne kadar özel bir önem verdiğini de görebiliyoruz. 1881 yılında Teselya bölgesi Yunanistan’a bırakıldı. Osmanlı Devleti’nin belki de son meydan muharebesinde bu sefer iki ordu karşı karşıya gelmişti. Türk ordusu karşısında duramayan Yunan ordusu adeta çil yavrusu gibi dağılırken, Atina yakınlarına kadar Türk ordusu gelmişti. Bu durumu bir an önce önlemeye çalışan batılı güçler bu sefer Osmanlı Devleti’ni masa başında durdurmayı başarmıştı. İlginçtir ki galip geldiğimiz bu savaşın ardından Girit gibi çok kritik öneme sahip bir bölgemiz özerk bir hale getirilmişti. Osmanlı Devleti’nin gittikçe zayıfladığı yıllarda, topraklarımızdan pay koparmak isteyen başka bir devlet olan İtalya’nın, Trablusgarp yani Libya’ya saldırıları başlamıştı. Devlet zor bela burada bir direniş hattı kurmaya çalışırken bir kez daha Yunanlılarla karşı karşıya gelinecekti. Şanlı tarihimizde eşi benzeri görülmemiş çok büyük bir yıkım olan I. Balkan Savaşı ile birlikte Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ gibi devletçikler Osmanlı Devletini mağlup etmeyi başarmışlardı. Selanik gibi önemli bir liman şehrimiz bu savaşla beraber elden çıkmıştı.
I. Dünya Savaşı ile birlikte birçok cephede mücadele içerisine giren Osmanlı Devleti savaştan yenik ayrılınca Mondros Mütarekesi gereğince toprakları emperyalist batılı devletler tarafından paylaşılmıştı. Daha önceki dönemlerdeki gibi Yunanistan burada da kendine yer edinmeyi başarmıştı. Yunanistan, Batı Anadolu bölgesinin tamamına asker çıkartmaya başladı. Sonrasında sizlerin de çok iyi bildiği şekilde Türk İstiklal Savaşı başlayacak batının kullanışlı maşası olan Yunan ordusu enselerinden tutularak memleketlerine geri gönderilecekti. İstiklal Savaşından sonra her iki devletin belli süreliğine de olsa ilişkilerinin iyi gittiğini söyleyebiliriz. Sonrasında Yunanistan tekrardan hasmane davranışlarıyla Kıbrıs konusunda, Akdeniz meselesinde, doğalgaz sorununda batının istediği gibi kışkırtıcı politikalarına devam etmekte. Uzun yıllardır egedeki adaları silahlandıran Yunan Devletine verilecek cevap noktasında çok geç kalındığını üzülerek söylemeliyim.
Yunan barbarlarına verilecek cevap milli menfaatlerimiz gereğince yarın bu topraklardaki çocuklarımızın daha müreffeh bir vatan toprağında yaşayabilmesi için acil ve gereklidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti hangi durumda olursa olsun kendi egemenlik haklarını koruyabilecek güçtedir. Bu gücü şanlı ordumuzdan ve milletimizden almaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.