Doksan Dokuz Yılın Şafağındayız
Doksan dokuz yılın şafağındayız. Uluyan köpekler bir tarafta, medeniyet kisvesi altına saklanmış canavarlar bir tarafta ve gövdesini siper etmiş yiğitler diğer tarafta. Noktalanmamış, bitmemiş destanlar yeni kalemler bekler, şafak sökerken, memleketin en yüksek tepelerinde. Ecdadın, mukaddesatın ve onca bizi biz yapan değerlerin talan edilmeye çalışıldığı doksan dokuz yılın şafağındayız.
Bedenlerimiz, ruhlarımızın önüne geçmiş, istek ve arzularımız şımartılmış, habis duygularımız, halis fikriyatımızı hapis etmiş.
Okullarda her 12 Mart günü programlar yapılır, anlatılır merhum milli şair Mehmet Akif’in o eşsiz dizeleri. Heyhat denir, sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın! Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın. Denir denir... Çocuklar ezberler, her geçen yıl okunur bu şiirler... Bilmem farkında mısınız? Bizi gömdüler, üzerimize toprak dahi atmadan, fütursuzca, acımadan diri diri toprağa gömdüler. Çocuklarımıza, geleceğimize ihanet ederken biz sadece şiirleri anlamını öğretemeden, derinlere inemeden ezberlettik. Öğrettiğimizi sandık fakat sadece yanıldık. Akif bugün gelse, mezarından çıksa karşısında onu bekleyen kuru bir kalabalık ve onları diri diri gömmeye çalışan hatta bazen başaran garbın afakına benzemeye çalışan bir nesli görür. Neden mi böyle yazıyorum? Çünkü her geçen günün bir gün önceden kötü gittiğini ve her geçen günün bir gün önceden daha da fazla yozlaştığını ve bizim bu duruma artık ses çıkartmadığımızı görüyorum. Sosyal medya almış başını gitmiş. Müzik diye kulağa enjekte edilen mikrobiyel ve dejenere edici sözde çağdaş türlerin her gün çocuklarımızı zehirlediğini görüyorum. Akif'in dizelerinde geçen canavarın bizi canlı canlı yediğini görüyorum. Ahlaksızlığın, edepsizliğin, gösterişin ve sonu bilinmeyen bencilliğin her gün daha da fazla bizi zincirlere vurduğunu görüyorum. Yeni bir İstiklâl, yeni bir istikbal yoluna ulaşmanın sonu bir izmihlal olmadan sahip çıkmalıyız kendimize ve neslimize.
Sahip çıkmazsak ne bundan sonrasına bir İstiklal Marşı kalır ne de gövdesini siper edecek bir millet. Milletleri millet yapan aşina olduğu ve yıllardır hatta asırlardır tatbik ettiği manevi ve milli duygulardır. O yüzden bir an önce harekete geçmeliyiz. Harekete geçerken önce kendimizden başlamalı ve dalga dalga safları sıklaştırmalıyız. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? Doksan dokuz yılın şafağındayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.