Razgrad Olayları ve MTTB
Gündem salgın, gündem virüs. İçinde bulunduğumuz durumun biraz dışına çıkıp, tarih okumalarına geçmekte fayda olacağını düşündüğüm için bugün tarihte çok fazla bilinmeyen “Razgrad Olaylarını” siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Hem bu olayların ne olduğuna dair biraz bilgi verelim hem de Balkanlara ve daha sonrasında ortaya çıkan Milli Türk Talebe Birliğine beraberce göz atalım.
Öncelikle halen benim türkülerini dinlediğimde ve hikayelerini okuduğumda hüzünlendiğim Balkan coğrafyasını ve tarihçesini biraz anlatalım. Balkanlar, bir bölge olarak Türklerin, Asya'dan Avrupa’ya doğru gittikleri güzergâhtaki en önemli uğrak noktalarından birisi olmuştur. Kavimler göçü esnasında ve sonrasında birçok Türk bu bölgelere yerleşmiş ve Avrupa Hun Devletinin temelini oluşturmuştu. Gel zaman git zaman derken bölgede azınlık durumuna düşen Türkler zamanla asimile olmuş ve kimliklerini kaybetmişlerdi. Ortaçağ’da tekrardan önemli bir güç durumuna gelen Türkler bu sefer inanç noktasında bir değişime girmiş ve İslâm dinine girerek daha da şereflenmişlerdi. Osmanlı Devleti'nin menzilini Avrupa’ya doğru çevirdiği vakitlerde ilk hedeflenen bölge şüphesiz Balkanlar olacaktı. I. Murat, II. Murat ve özellikle II. Mehmet dönemlerinde Balkanlar zapt edilerek bölgenin uzun bir süre hakimiyette kalması sağlanacaktı. Her gücün bir sonunun olduğu gibi Osmanlı Devleti’nin de gücü zayıflamaya başlamış ve Balkan toprakları da bir bir elden çıkmıştı. Dört yüz seneden uzun bir süre gelen bu hakimiyet sonucunda bölgede yaşayan, iskan edilen birçok Türk ailesi mecburi olarak Anadolu topraklarına göç etmek zorunda kalacaktı. Bu hadiseler ne yazık ki kanla, gözyaşıyla ve ağır bir trajediyle meydana gelecekti. Nitekim Osmanlı Devleti’nin yıkılması sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Balkanlardan gelen birçok soydaşına kucak açacaktı. Kolay değil doğduğun, büyüdüğün, sevdalara tutulup, atalarının topraklarını bırakıp gelmek. Balkan coğrafyasında birçok eser, mezar taşı ve yaşanmışlıklar istemeye istemeye geride bırakılmıştı.
1933 senesine geldiğimizde Bulgaristan sınırları içindeki Razgrad şehrinde bulunan bir Türk mezarlığı adeta canice bazı Bulgar ırkçıları tarafından yakılıp yıkılmaya başlayacaktı. Düşünün terk etmek zorunda kalınan ata yadigarı topraklardaki dedelerinizin mezar taşlarının soysuzlar tarafından harap edildiğini... Bu yaşanan mezalim kısa süre içerisinde Türkiye’de duyuldu ve ilk olarak devlet nezdinde protesto edilmeye başlandı. Kısa süre zarfında Türk tarihinde belki ilk defa bir gençlik protestosu başlamıştı. Bir takım gençler kendilerine Türk talebeleri adını verdikleri bir teşkilat vasıtasıyla İstanbul’da bulunan Bulgar-Hıristiyan mezarlıklarına giderek protestoya başlamıştı. Korkulan olmamıştı. Çünkü bu gençler tepkilerini bir barbarlık olarak değil adeta ders niteliğinde verecekti. Ahmet Tevfik İleri öncülüğünde mezarlara çelenk bırakıldı ve eylem sona erdi. İleri'nin “Biz ölülere hakaret değil, hürmet ederiz” sözü bu eylemin kilit sözü olarak anıldı.
Ne yazık ki bu anlamlı mesaj sonucunda eyleme katılan birçok öğrenci tutuklandı suçlandı. Her olumsuzluğa rağmen o günlerde Milli Talebe Birliği kapatılmasına rağmen, ileri ki dönemlerde bu birlik içinden Türkiye Cumhuriyetinin geleceğine yön verecek birçok siyasetçi ortaya çıktı. Var olsun Türk milletinin teşkilatçı ruhu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.