İMAM HATİPLİLER SAPIKMIŞ!
Yine imam hatip, yine imam hatip…
Sizin imam hatiplerle derdiniz bitmedi, bitmeyecek.
Dün olduğu gibi bugün de yarın da derdiniz hep imam hatip okulları, imam hatip okullarının şahsında İslam ve Müslümanlar olacak. Hak ile batıl mücadelesi kıyamete kadar sürecek. Bunun bilincinde ve farkındayız.
Dün, demediği halde güya “İmam hatipler bizim arka bahçemizdir” dediği için Refah partisi kapatıldı, Erbakan hocaya ömür boyu siyasi yasak getirildi, imam hatiplerin ve Kur’an kurslarının köküne kezzap döküldü. Dinini yaşamak isteyenlerin, başörtüsü takanların önüne bin bir türlü engel kondu. Adına da 28 Şubat post-modern darbesi dendi. Dün derken çok değil 25 yıl öncesinden bahsediyoruz.
Bunlar yaşanırken çocuktum henüz. İmam hatip orta 1 talebesiydim. İmam hatip orta kısımların kapatılmasını, üniversiteye girişte katsayı engelinin konmasını, düne kadar okula başörtüsü ile gelen kız arkadaşların başörtülerinin nasıl zorla çıkarıldığını, başörtüsü ile okumak isteyen Arabistan’a gitsin diyen cumhurbaşkanlarını, siyasi hayatıma dahi mâl olsa 28 Şubat kararlarını uygulayacağım diyen hatta imam hatiplilere yarasa diye siyasetçileri, imam hatip mezunlarının asker-polis-memur olmasının nasıl engellendiğini, okuluma dokunma diye eylem yapan, kararı protesto edenlerin üzerine nasıl polis köpeklerinin salındığını, kadınların kızların nasıl emniyet amirlerince tartaklandığını, başörtülü kızların ödül törenlerine alınmadığını, başörtülü anaların asker evlatlarının yemin törenlerine sokulmadığını bizzat yaşayarak gördüm. Eziyet ve zulümleri iliklerime kadar hissettim.
Müslümanların bu ülkede tekrar söz sahibi olmasını istemeyenler askeriye, yargı ve bürokrasi içerisinde öyle bir düzen kurmuşlardı ki “28 Şubat bin yıl sürecek” gibi iddialı cümleler kuruyorlardı. “İrtica terörden daha tehlikeli” diyen paşalar irticai faaliyetlerin kaynağı olarak imam hatipleri, Kur’an kurslarını ve dinî cemaat ve vakıfları görüyorlardı. Tabi bir de o dönem Refah Partisi’ni. Cumhuriyet kuruldu kurulalı halka üstten bakmaya, dindarları böcek gibi görmeye alışmış malum zihniyet hepsini yok etmek için öyle bir girişti ki…
İmam hatip ortaokuluna başlarken sınavla alınmış 72 kişiydik. Yaşananlar sonrası lisede imam hatibe devam eden ise biri ben olmak üzere sadece 2 kişi. Bu okulun önü kapalı, devlet bu okullara cephe aldı diye herkes almıştı çocuğunu imam hatiplerden. Gelecek kaygısı korkutmuştu milleti. Sonuçta okumayı düşünmeyen öğrencilerin rica minnet gittiği bir avuç öğrenci kalmıştı geriye. Yüz yıllık çınar kapanma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. 2003 yılında girdiğim üniversite giriş sınavında Türkiye 193.’sü olmama rağmen ilahiyat harici hiçbir bölüme gidemedim. Çünkü imam hatipliydim. Çünkü mevcut ideolojide imam hatipli, teröristten bile daha tehlikeliydi.
2002 yılında bir imam hatipli başbakan oldu. Benim gibiler için ümit ışığı doğdu. Milleti arkasına alarak türlü badireler atlata atlata, defalarca deneye deneye imam hatiplerin, Kur’an kurslarının ve dinini yaşamak isteyenlerin önündeki engelleri, kısıtlamaları bir bir kaldırdı. Mağduriyetleri gidermek adına elinden geleni yaptı. Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat yirmi sene bile sürmedi. Fakat imam hatiplerin yok olmasını isteyen irade öyle adımlar atmıştı ki, izini ve etkisini silmek hiç kolay olmadı. Özellikle imam hatiplerdeki kalite düşüklüğü giderilemedi. Proje okulları saymazsak sınavsız öğrenci alan çoğu imam hatip lisesi halâ okumak istemeyen öğrencilerin gittiği okul olarak duruyor. 28 Şubat öncesindeki kaliteyi imam hatip ortaokul ve liselerinde halâ yakalayamadık ve uzun süre de yakalanacak gibi durmuyor.
Buna rağmen imam hatip liseleri gündem olmaya devam ediyor. Toplumu dininden uzaklaştırmak isteyen 28 Şubat’ın hâkim zihniyeti kimi zaman siyaset, kimi zaman ilim adamları, kimi zaman da şarkıcılar vasıtasıyla imam hatipleri ve imam hatipler üzerinden Müslümanları karalamaya, aşağılamaya, hor ve hakir görmeye devam ediyor. İmam hatiplilere yönelik hakaret ve iftiraların ardı arkası kesilmiyor. İmam hatipler bazen giymediği kıyafetiyle meşhur soytarıların bazen de giydiği cübbeyle meşhur hocaların diline düşüyor. Kimisi diyor boş verin, şunlara cevap verip adam yerine koymayın; kimisi diyor yeter bu suskunluk, aman sessiz kalmayın. Ben sessiz kalamayanlardanım.
Biliyoruz, onlara asıl koyan, bir imam hatiplinin çıkıp bin yıl sürecek diye ümit ederek kurdukları düzeni fırlatıp atması. 20 yıl boyunca namaz kılan, Kur’an okuyan ve dinini yaşamak isteyenlerin önündeki engelleri bir bir kaldıran, bu milletin bağrından kopup gelmiş, bu milletin değerlerine sahip çıkan bir imam hatiplinin iktidarda olması. Bunun için de kudurdukça kuduruyorlar. Türlü türlü planlar kuruyorlar. Onlar plan kurmaya devam etsin bakalım. Plan kuranların en hayırlısının da bir planı vardır elbet…
Fakat bana asıl koyan ne biliyor musunuz?
Dün imam hatipler bunların arka bahçesi diyerek imam hatipleri de Erbakan hocanın partisini de kapatanlarla güya Erbakan hocanın yolundan gittiğini söyleyenler bugün aynı safta. Malum zihniyet imam hatiplilere yapılan hakareti eleştirmeyi bırakın fikir özgürlüğü, espri hürriyeti diyerek savunurken; şu an onların yanında yer alan ve 28 Şubat’ta partisi kapatılanlar imam hatipliler için tek kelam dahi etmedi. Oysa imam hatipler onların arka bahçesiydi(!). Ailemizi ve gençliği dinamitleyen LGBT’ye özgürlük isteyenlerle önce ahlak ve maneviyat diyenler bugün yan yana. Amerika’nın ağzının içine bakanlar ile Erbakan’ın “Bana ne Amerika’dan!” sözünü savunanlar bugün kol kola yürüyor. Bir zamanlar söyledikleri “değerli yalnızlık” ifadesi herhalde anlamını yitirmiş olacak ki böyle değersiz bir birlikteliği tercih ettiler. Kendi bilecekleri iş…
Sonuç olarak…
İmam hatipler kuruldukları günden beri bu milletin yüz akı olmuştur, inşallah olmaya da devam edecektir. Verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü mutluyuz, gururluyuz…
İmam hatiplerdeki müfredat, bu okullarda verilen eğitimin kalitesi, öğrenci profili eleştirilebilir, tartışılabilir. Fakat hiç kimse bu okullara, bu okullarda okuyan öğrencilere, bu okullarda öğretilen değerlere saygısızlık yapamaz, hakaret edemez. Eden de hukuk çerçevesinde olmasa bile toplum vicdanında karşılığını bulacaktır.
Bu arada, imam hatipli olduğunu hatırlayan ya da imam hatip okullarının yanında olduğunu söyleyen, yapılan hakareti kınamakla mühim bir vazife icra ettiğini düşünen etkili, yetkili, özel, tüzel kim varsa onlara da iki çift lafım olacak:
İmam hatip ve ilahiyatlardaki kalitenin her geçen yıl düşmesi karşısında da bir tepkiniz olacak mı? Elinizi taşın altına koyup bu okullar için gerçekçi çözümler üretmeyi ne zaman düşünüyorsunuz?
İmam hatiplere nitelikli öğrencilerin gitmediği, gidenlerin kaçtığı ve adeta 28 Şubat’ın farklı bir versiyonunun yaşandığı günümüzde, 28 Şubat öncesindeki kaliteyi elde etmek için ne gibi öneri ve projeleriniz var?
Bu okullardan Kur’an okumayı bile bilmeyen öğrenciler mezun ettiğimizi, namaz surelerini dahi doğru düzgün okuyamayan öğrencileri ilahiyata gönderdiğimizi görmezlikten gelerek sorumluluktan kaçtığınızı mı sanıyorsunuz?
Yoksa imam hatipli bir cumhurbaşkanının gölgesi altında durup olan biteni seyretmek ve esen rüzgâra göre hareket etmek mi sizin karakteriniz?
Bugün imam hatip için ahkam keserler, imam hatipler bizim kırmızı çizgimizdir diyenler, hele bir deyin, kaçınız çocuğunu ya da torununu imam hatibe gönderdi, kaçınız gönderir?
Neyse, kantarın topuzunu daha fazla kaçırmadan bitireyim. Siz en iyisi yakın bir gelecekte bir başka densiz ya da donsuz bu okullarla alakalı başka yakıştırma ve iftiralarla karşınıza çıkıncaya kadar çekilin köşenize. Üç maymunu oynamaya devam edin. Delikanlılığınızı o zaman tekrar kullanmak üzere katlayıp cebinize koyun.
Ahlak yoksunları bize ahlak vaazı veredursun, biz “İyi ki imam hatipliyim” diye haykırmaya devam edelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.