Aile, çocuğun yetiştiği ortam-çevre
Yavru kuş yuvada öğrendiğini yapar. Eğitimin ilk ve en iyi merkezi ailedir. Eğitimin temelinin atıldığı ve çocuğun yetişmesinde, başarısında en önemli etken düzenli ve güzel bir ailedir. O halde, önce aile ortamını iyi hale getirmek gerekir. Çocuklarınıza doğru ve güzel olan şeyleri öğretin. Çünkü onları para değil güzellikler mutlu eder.
Hz. Ali’de “Çocuklarınızı kendi yaşadığınız zamana göre değil, kendi yaşayacakları zamana uygun yetiştiriniz. “
“ Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın, 15 yaşına kadar arkadaş olun. 15 yaşından sonra da istişare edin “ tavsiyesiyle bizlere çocukların günün değişen bilim, teknoloji ve sosyal şartlara uygun yetiştirilmesini işaret etmiştir.
ÇEVRE
Çocuğun iyi yetişmesinde bulunduğumuz çevrede problemler varsa, imkanlarımız ölçüsünde çocuğumuz için çevreyi ve okulu değiştirmek gerek. Özellikle günümüzde çevre ve arkadaşlığın önemi daha da önemli hale gelmiştir.
Sadi’nin Gülistanı’nda geçer.
Dikene sormuşlar, çok güzel kokuyorsun nedendir?
Bir zamanlar güller arasında bulunmuştum da diye cevap verir.
İyi arkadaş güzel koku satan kimse gibidir. Sana koku sürmese de, yanında bulunduğun müddetçe güzel kokusundan faydalanırsın.
Arkadaşlarınızın çocukları ile arkadaş olmaları için zorlamayın. Çocuklara arkadaşlarını kötülemeyin. Arkadaşlarına ve kendi arkadaşlarınıza çocuğunuzu şikayet etmeyin. Nasihati doğru zamanda ve doğru yerde yapınız.
Günümüzde anne babalar daha çok çalışıyor, daha mutlu ve özgüvenli çocuklar yetiştirmek için daha çok çaba harcıyorlar. Çocuklar bütün beklentilerin üzerine yöneltildiği, aşırı korunan, pohpohlanan, neredeyse her dediği yapılan “ailelerin biricik gözbebeği...” Aileler kendilerinin sahip olamadıklarını çocuklarına vermek, hiçbir şeyden yoksun bırakmamak, arkadaşları arasında mahcup etmemek adına her istediklerini yapıyor. Belki de, çok çalışmak ve çocuklarına zaman ayıramamanın suçluluğunu bastırmak, çocuklarına sevgilerini göstermek adına, hiçbir isteklerine hayır demiyor, belki de bu şekilde kendilerini tatmin ediyor.
AİLE DAVRANIŞLARININ ÇOCUKLARA ETKİLERİ
1.Aşırı sevgi
Aşırı sevgi ve koruyucu olan ailelerde çocukta bağımlılık ve güvensizlik gelişir. Çocuk karşılaştığı her olayda anne-babasının yardımını bekler, onlara güvenir ve haliyle kendisine güvensizdir.
Ailelerde disiplin olmazsa sevgi vereceğiz diyerek aşırı korumacılık yapılırsa, çocuk şımartılırsa o çocuk söz dinlemez, laf anlamaz. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar genellikle büyüme dönemlerinde/büyüdüklerinde sorumsuz, vurdumduymaz, şımarık ve başarısız olurlar.
Bu tip aileler çocuğunun yaşı kaç olursa olsun, ne kadar büyümüş olursa olsun, aile ona ilk yıllarda olduğu gibi hep çocuk muamelesi yapar ve hep onu korur. Böyle çocuklar ileride, genellikle hiçbir şeyden memnun olmayan, doyumsuz ve bencil olurlar...
Bazı anne-babalar çocuklarına gerekli sınırlamaları koyamıyorlar. Biz yemedik, biz giymedik, biz gezmedik çocuklarımız giysin, yesin, gezsin vb. diyerek çocuklarına yaşatmak isterler ve dolaylı olarak bu davranışlarının doğru olduğunu sanırlar. Halbuki aşırı baskı, katı ve dar sınırlamalar kadar kuralsızlık, gevşek ve her şeyin serbest olması da sakıncalıdır.
2.Aşırı disiplin
Disiplin, güzel alışkanlık kazandırmaktır. Disiplin sert davranmak değil, düzenli olmaktır, planlı programlı olmaktır.
Disiplin, çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretir, olan ahlâk gelişimini sağlar. Sorumluluk taşıyan çocukların hayat başarıları daha yüksektir.
Çocuğun içinde yetiştiği aile ortamında disiplin olmalıdır. Birlikte yaşayan insanların ister aile, ister okul, ister şirket, ister şehir, ister millet olsun, disipline ihtiyaçları vardır. Evde disipline alışan çocuk okulda da disiplinli olur, dışarıda da disiplinli olur, kurallara uyar ve başarılı olur.
Her ailenin kendine göre bir disiplin anlayışı vardır. Disiplinin ne zaman, nerede uygulanacağı belirsizdir. Normal davranışlar bazı zaman gelir büyük suç olur ve çocuk da anlamaz bunun neden böyle olduğunu ve nasıl davranacağını. Bazı zaman, normal şartlarda izin verilmeyen bir davranış, ailenin keyfi yerinde olduğunda veya uğraşacak zamanları olmadığında görmezlikten gelinir ve disiplin kuralı laçkalaşır haliyle
Bunun yanında aşırı disiplin ve aşırı ceza da yanlış bir eğitim metodudur. En küçük şeyde dayakla cezalandırma, aşağılama, alay etme vb. metotlarla yetişen çocuklarda saldırgan ve anti sosyal davranışlara eğilim artar.
Çok sıkı baskılı bir eğitim ile büyüyen çocuklar kibar, sessiz, uslu ve dürüst olmalarına karşın küskün, çekingen, kolay etkilenebilen, huysuz ve aşırı hassas bir yapıya sahip olabilmektedir. Aşırı denetim çocuğu pasifleştirir. Korkuya dayalı bu disiplin ortamında saygı ve güven gelişemez.
Anne-babalar çocuklarına sevgi, anlayış, sabır ve hoşgörü ile disiplin vermeliler.
Eğitim, avucumuzdaki kuş gibi olmalı, sıkıp öldürmemeli, gevşek bırakıp kaçırmamalıyız.
Ana-babalar çok zaman çocuklarının sevgisini kaybetmelerinden veya onların mutsuz olmalarından korktukları için maalesef gereken kuralları koyamıyorlar ve gevşek davranıyorlar.
Çocuklarınızın mutlu ve başarılı olmasını istiyorsanız ki mutlaka istersiniz, o halde onların olmaması gereken isteklerine hayır demeyi bilmeli ve uymaları gereken kuralları öğretmelisiniz. Zayıf kimseler “hayır” demesini bilmezler. Hayır demesini bilmeyen kimseler kişi güçsüz kimselerdir. Hayır demesini bilmeyenlerin evet demelerinin de bir geçerliliği yoktur.
3.Anne ve babanın tutumları arasında tutarsızlık
Anne-baba, kural ve disiplin ile ilgili konularda birbiri ile aynı dili konuşmalı. Çocuğun topluma sağlıklı bir yetişkin olarak katılması için tutarlı bir aile olmalı. Çocuklar sürekli anne-babanın sınırlarını test ederler. Ana baba çocuklarının sevgisini kaybetmekten korktukları için veya onları üzmemek için etkili ve kesin sınırlar koyamıyorlar.
4.Her istediğini almayın
Günümüzde anne-babalar maddi imkanları olmasa bile çocuklarına her istediklerini satın almaya çalışıyorlar. Maalesef, çocuklar para kazanmadığı için, nasıl zor kazanıldığını bilmediği için çok zaman kıymet bilmezler. Bazı çocuklar paranın kıymetini bilmediği için, kazanmadan harcamaya alıştıkları için tembelliğe alışmalarına yol açar.
Pek çok anne baba nedense çocuklarının büyüdüğünü bir türlü kabul etmek istemezler. Aç kalmasın diyerek çocuk kendi yiyebileceği halde, onları beslemeye devam ediyorlar. Okul çantasını hazırlıyorlar ve her dediklerini yapıyorlar, aslında çocuklarına iyilik değil, kötülük yapmış oluyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.