Çocuğumuzun İyi İnsan Olması
Ailelerin çocuklarından en büyük beklentileri; çocuklarının sağlıklı, iyi eğitimli, vatanına, milletine bağlı, dini ve milli değerlerine saygılı bir insan olmalarıdır. Çocuklarını bu şekilde yetiştirmeleri ailenin mutluluk ve övünç kaynağıdır. Elbette her aile çocuklarının iyi meslek, iyi iş sahibi olmalarını, kariyer yapmalarını ve başarılı olmalarını isterler. İnsanların isteği bitmez, oğlum, kızım, torunum paşa olsun, ağa olsun, doktor olsun, avukat olsun, şu da olsun, bu da olsun der ve bu istekler bitmez. Akıllı ve iyi aile çocuğunun önce iyi insan olmasını ister, mutlu olmasını ister sonra da çocuğunun sevdiği bir işinin olmasını ister. İnsanlara faydalı olmasını ister. Peygamberimiz (sav)’in dilinden söylersek, ’’İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır.’’
Güzel bir örnekle anlatalım.
Profesör Hoca ilk derste yeni gelen öğrencilerin dersine şöyle başlar.
Tahtaya rakamla 1 yazar. Gençler unutmayın, bu 1 rakamı insandır der. Daha sonra 1’in yanına sıfır koyarak bu da diplomadır der. Tekrar bir sıfır daha koyar, bu da iş, bir sıfır daha koyar, bu da kariyerdir. Bir sıfır daha koyar bu da maaştır der. Ve sıfırlar devam eder. Sıfırlar rakamın sağında olunca haliyle olumluluk ve zenginlik ifade eder ve der ki, “hayatta bütün bunlar önemlidir, zenginlik, itibar, saygınlık, şöhret... Ama unutmayın burada en önemli şey 1 rakamıdır. Bildiğiniz gibi o insandır. 1’i sildiğimiz zaman bu sıfırların hiçbir kıymeti kalmaz, üstelik değersizlik artar. İnsan olmadıktan sonra her şey boştur...” Çocuğumuzun şu veya bu olması önemli değil, “adam gibi adam” olması önemli.
Çocuklarımızı öpmeye kıyamayız, uykudan uyandırmaya kıyamayız ve onları çok severiz. Varımızı yoğumuzu onlar için harcarız. İmkanlarımız ölçüsünde el bebek - gül bebek büyütmek için gayret gösteririz.
Çocuklarımıza karşı bu kadar fedakarlıkları yaparken, hayatın gerçeklerini de görmezden gelmeyelim. Hayat hep toz pembe değildir, başka problemlerle karşılaşırız, sıkıntılar çekeriz. Eğer gerçeklerden kaçarsak çocuklarımızın geleceklerini biz engellemiş, biz karartmış oluruz. Bunlara birkaç örnek vererek açıklamaya çalışalım:
1-Çocuklarımıza küçükken sorumluluk duygusu yerleştirirsek, anne babalık görevimizi yapmış oluruz. Şayet sorumluluk duygusunu öğretemezsek her istediklerini alır, her söylediklerini yaparsak, onlara karşı iyi anne-babalık yapmış olamayız.
2-Evet veya hayır demezden önce iyi düşünelim. Söz ağzımızdan çıkmazdan önce gerekirse ben bir düşüneyim diye zaman alalım. Doğru karar vermek için iyi düşünelim ve sonunda “evet” imiz evet, “hayır”ımız hayır olsun. Çünkü sözümüz ağzımızdan çıktıktan sonra biz o sözün esiri oluruz. Evet ve hayır kelimeleri gerçek anlamında kullanılmalı, belki anlamı çıkmamalı. Çocuğumuz, evet veya hayır kelimesinden belki anlamını çıkarırsa o zaman işimiz zorlaşır. Sözümüzü yerine getirmediğimiz zaman, çocuğumuzun gözünde bize karşı güven zedelenir ve sarsılır. Düşünmeden veya iyi düşünmeden verdiğimiz ve yerine getirmediğimiz “evet”ler ve onların isteklerini engelleyen “hayır”lar onları daha çok yaralıyor.
3-Sevgi göstermek ve şımartmak ayrı ayrı şeylerdir. Her şeyi dengeli yapmalıyız. Ölçüsüz davranıp her istediğini yaparsak düştüğü zaman kalkmasını bilmez, hep kendisini kaldıracak, kendisini kurtaracak kimse bekler ve çok zaman elinden tutacak bir adam bulamaz ve haliyle sonuç başarısızlık ve hüsran olur.
4-Yanlışlarını düzeltirken yaşları kaç olursa olsun dikkatli olmalıyız. Kaş yapacağım derken göz çıkarmamalıyız. Önce onu dinleyelim, sonra eleştirimizi yapalım.
5-Çocuklar gençler aslında bize değil, bizim onlara karşı güçlü olmamızı kabul etmek istemiyorlar. Kendi haklarının ve görevlerinin de olduklarına inanıyorlar. Bizim onlar üzerine kural koymamızı kabul etmek istemiyorlar.
6-Çocuklarımızın dürüst olmasında en önemli faktör anne-baba ve yakın aile fertlerinin iyi örnek olmalarıdır. “Armut dibine düşer” atasözümüz bunu açıklayan en iyi örnektir. Eğitim öğretim sürecinin birbirini tamamlayan ve birbirinin devamı olan; “ev- okul-çevre” sacayağı şekillenmede en büyük rolü oynar.
7-En dikkat etmemiz gereken noktalardan birisi, yaşı ne olursa olsun çocuğumuzun arkadaşları. Peygamberimiz (sav): “Kişi, arkadaşının dini üzerinedir.” Atasözümüz, “Arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim” sözleri bizlere yol gösterici örnek sözlerdir. Çocuklar belli yaş gruplarına göre ailelerini dinlemezler arkadaşlarını dinlerler ve birbirlerini yönlendirirler. Arkadaşlarından vazgeçirmek için sakın çocuğunuzun arkadaşını kişilik olarak kötülemeyiniz. Yanlış arkadaşlarından, yanlış davranışlarından doğru örnekler, doğru arkadaşlar göstererek vazgeçirebiliriz. Çocuklarımızın arkadaşlarını elbette biz seçmeyeceğiz ama, onların kimlerle arkadaşlık yaptıklarını bilip ve dikkat edeceğiz.
8-Ailelerin çok baskıcı olmaları, üzerlerine fazla gitmeleri, ailenin çocuğun arkadaşları ve okulu hakkında çok soru sormaları veya başka bir sürü sebep çocukları zaman zaman yalan söylemeye iter. Başaramadığı zaman bahane bulmaya, arkadaşları ve öğretmenleri hakkında yalan söylemeye başlar. Yalan söyleyen çocuğu vazgeçirmek çok zordur, yaşına göre davranmalıyız. Kızıp bağırmak yerine, yaptığının yanlış olduğunu anlayabileceği şekilde iyi ve güzel örnekler vererek anlatmalıyız.
Her yaş grubuna göre çocuklarımıza değerlerimizi anlatacağımız, okutacağımız binlerce hikayelerimiz, masallarımız, romanlarımız, seyrettireceğimiz filmler vardır, bunlardan faydalanalım. Özellikle çocukluğumuzun klasiklerinden olan, Ömer Seyfettin’in Kaşağı ve diğer hikayelerini çocuklarınıza okuyunuz ve okutunuz. Bu hikayelerden yapılan film ve çizgi filmler çocuklarımızın ve gençlerimizin doğruluk, dürüstlük, kardeşlik, arkadaşlık, vatanseverlik ve kahramanlık duygularını kazanmaları ve gelişmeleri için çok çok güzel örneklerdir. Özellikle çocuklar ve gençler için yapılan doğruluğun güzelliği ve yalanın kötülüğünü anlatan Kaşağı ve diğer hikayelerin filmlerini ailecek seyretmenizi önemle tavsiye ederim. O hikaye ve filmlerden aile fertlerinden her birinin alacağı bir ders vardır. Okuyarak veya seyrederek hem çocuklar eğitilmiş olur, hem de eskiden okuyanlar ve seyredenler için bir nostalji olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.