ERGENLİK ve ERGEN DAVRANIŞLARI
Ergenlik, çocukluktan gençliğe bir geçiş köprüsüdür. Kızlarda ve erkeklerde farklı olmakla beraber, genel olarak 12-20 yaş arası ergenlik dönemi olarak kabul edilir. Artık onlar hem fiziksel, hem ruhsal yönden delikanlıdırlar. Bu hem yiğitlik, yetişkinlik ifadesidir, hem de olgunlaşmaya geçiş dönemidir.
Ergenler, yüzlerinde çıkmaya başlayan sivilcileri vb. değişiklikleri kafaya takarlar, ayna en iyi veya en kötü arkadaşlarıdır. Korku, kaygı, endişe, sorumsuzluk, karamsarlık, güvensizlik vb. duyguları iç içe yaşarlar. Diğer taraftan da “Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya” havasındalar. İmkanları olsa evden ayrı yaşamak isterler. Kendilerine göre mantıksız olan her kurala aşırı tepki verirler. Argo konuşmalara bayılırlar.
Ergenlik döneminde, çocuğundaki fiziksel ve ruhsal değişmeyi her aile farkeder. Ergenlik, gençler ve aileleri için sıkıntılı bir dönemdir. İnişli çıkışlıdır, siyah beyazdır, dediğim dediktir. Bu konu, ailelerin ve öğretmenlerin anlayışla karşılamaları, çok dikkat etmeleri ve iyi gözlemlemeleri gereken bir olaydır.
Güvensizlik, içine kapanma, karamsarlık, bıkkınlık... Bazı çocuklar kolay atlatır ama, genelde zor bir dönemdir. Gençlerin kafaları karmakarışıktır. Çabuk karar verirler, çabuk kızarlar, bir şey beğenmezler. Özellikle aileye ve öğretmenlere karşı inatlaşırlar, aile ve öğretmenler anlayış göstermezlerse isyan ederler, diyalog zedelenir ve kopar.
Gençler bu dönemde daha çok arkadaş bağımlısıdırlar. Her şeyi kendileri ve arkadaşları bilir. Kendisinin ve arkadaşlarının renkleri ve zevkleri daha caziptir, daha değerlidir. Anne baba bir şey bilmez, anlamaz zevksizdirler... Kimse onları anlamaz, daha neler neler... Anlamadığı, zayıf olduğu ve kırık not aldığı derslerde hep öğretmen haksız. Öğretmen dersi iyi anlatamıyor, zaten ona takmıştır, hak ettiği notu vermemiştir... Okulda ve mahallede arkadaşlarlarıyla sık sık bir araya gelirler. Önce argo, sonra küfürlü konuşmaya başlarlar... Kendilerini ispat çabasındadırlar...
Yalnız ve mutsuzdurlar. Sivri hareketleriyle bir nevi sosyallaşmak isterler. Sabırsız, aceleci ve sorumsuzdurlar. Her istediklerine hemen kavuşmak isterler, hemen olmasını isterler.
Odalarında yalnız kalmak isterler. Kıyafet beğenmezler ailenin beğendiği kıyafetlere karşı düşmanlardır, rengini beğenmez, modelini beğenmez, onlar zaten bir şeyden anlamazlar. Ailenin beğendiğinin tersini beğenirler. Arkadaşlarıyla kıyafet değiştirirler. Tv yıldızlarına özenirler, onlar gibi olmak isterler, odalarına onların posterlerini asarlar, onlar gibi giyinmeye özenirler. Kaderle ilgili şarkıları severler.. Hep başkalarını suçlarlar...
Telefon, televizyon ve sosyal medya bağımlısıdırlar. Genellikle kader ve aşk muhtevalı müzik dinlerler. Bütün olumsuzlukları kadere bağlarlar, kendilerine her zaman haksızlık yapıldığına inanırlar.
Genç ile aile içinde çatışmalar her ailede yaşanır. Ergenlerin çoğu, kendinde olmayan ve başkalarında olanlara bakarak, benim niçin yok diye kendilerini kötü hissederler ve ailelerine kızarlar. Olayları dış görünüşe bakarak değerlendirirler. Olayların içyüzünü bilmezler, özünü bilmezler, perde arkasını bilmezler.
Daha iyi imkanlarla yetişen çocuklar bu konuda daha da doyumsuzdurlar. Çünkü yokluk çekmemişler, ne istedilerse olmuştur, aileleri her istediklerini almıştır, hatta istemeden almıştır, bencil yetişmişlerdir. Halbuki bu çocuklar gençler bilmezler ki, hiçbir maddiyat evlere bir kuru ekmek, bir kuru soğanın verdiği bir aile mutluluğunu alamaz, nasırlı ellerin, kırışmış ama nurlu yüzlerin alınterinin yerini tutamaz. Anne babalarının hangi zorluklarla helal para kazandıklarını bilmezler.
Narsist eğilimler, doyumsuzluk ve hayal dünyasında yaşamak istekleri gençleri hırçınlığa ve isyana sevkediyor. Davranışları mantıksızdır, empatiden yoksundurlar.
Derse çalışmak konusunda da zıtlaşırlar. Anne-baba ve öğretmenlerin “dersinize çalışın” tavsiyelerine pek itibar etmezler. Zaten ders konusunda çocuklara ikide bir derse çalış demek faydadan çok zarar getirir. Mutlaka güzelce hatırlatmak gerekir, iyi motive ve iyi yönlendirmek gerekir.
Aileden devamlı taviz koparmak isterler, zaten taviz tavizi doğurur. Kendisine önem verilmediğine ve sevgi gösterilmediğine inanırlar. Okuldan kaçar, işten kaçar, bulunduğu yerdeki otoriteyi dinlemez, karşı gelir, buna da delikanlılık, yiğit, efelik der. Mafya filmlerine ilgi gösterir. Onlar gibi konuşmalar, onlar gibi giyinmeler, racon kesmeler... Hayatı toz pembe görür, gerçeği görmez.
Bazı gençlerin ergenliği çok uzar. Suçu hep başkalarına attıkça problemlerinin çözümü zorlaşır. Halbuki haklarını, taleplerini bildikleri kadar veya onun yarısı kadar yükümlülüklerini bilseler sorunları azalır. Böyle yaşamak, böyle davranmak benim hakkım dediği kadar, bunu yanlış yaptım,özür dilerim gibi sözler söyleseler daha ergen olgunlaşırlar.
Ailesiyle arası bozulsa ve biraz uzaklaşsa da aslında onların kendisini sevdiklerini ve onların sevgisine muhtaç olduğunu bilir ama söyleyemez. Bunu ailelerin de farkedip davranışlarında daha dikkatli olmaları gerekir. Arkadaşlarının anne babalarının, kendi anne babalarından daha anlayışlı olduğuna inanırlar. Arkadaşlarının, kendilerini kendi ailesinden daha iyi anladıklarını düşünerek onlara daha yakın dururlar.
Arkadaşları, ağabeyleri/ablaları onlar için aile üyelerinden çok daha önemlidir. Kanka olmuşlardır, ortak olmuşlardır, sırdaş olmuşlardır... Kendilerine saygı duyulmasını ve adam yerine konulmalarını isterler. Odalarına izinsiz girilmemesini, eşyalarının karıştırılmamasını isterler. Odalarını kilitlerler, kimseye göstermek istemezler. Her şeye itiraz ederler, hemen sinirlenirler, sık sık aile efradıyla tartışırlar, yerlerinde duramazlar. Suç işlemeye eğilimli olurlar, yalan söylerler, bazı olayları çok abartırlar. Rol modelleri sık sık değişir. Bulunduğu çevre yönlendirir ve rol modellerini haliyle o çevreden seçerler. Sigara vb. alışkanlıklara eğilimli olurlar. Hele hele ailede sigara vb. kötü alışkanlıklara sahip olan varsa kendi yaptıklarını haklı görürler ve o zaman çözüm bulmak daha da zorlaşır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.