Türkiye ve Danimarka’da Görüp Yaşadıklarım
Annemin sağlık durumu vesilesiyle Türkiye’ye kısa bir ziyaret yaptım ve bu hafta döndüm. Gördüklerimi, yaşadıklarımı ve düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.
Annemin durumu kötüleşünce ambulansı çağırdım. Bu benim ömrümde ilk ambulans çağırmamdı. Yedi dakikada geldiler ve en yakın hastane olarak Şehir Hastanesine götüreceklerini söylediler. Memnuniyetimi belirttim. Hemşire hanım hemen tansiyonunu ölçtü ve bir iğne yaptı. Kendilerine müteşekkirim Allah razı olsun. Merkezde 35 ambulans varmış.
Üç km. yakınımızdaki hastaneye getirdiler. İlk intiba çok önemlidir. Acil bölümde annemin etrafında pervane gibi dönüp teyzeciğim teyzeciğim... diyerek gerekli tetkikleri yaptılar. Hastaya samimi ve güleryüzle yaklaşmaları zaten psiklolojik olarak tedavi ediyor. Tahliller, filmler vs. sonucu hastaneye yatmasına gerek olmadığını ve evde ilaçları dikkatlice kullanmasını bildirdiler. Dr. Selcan Baldane ve ekibine teşekkürlerimi bildiririm.
15 gün sonra hastaneye kontrola gittim daha objektif gözlem yapabildim. Devasa bir hastane. Ferah... Ama bunun yanında yine de kalabalık. Bir hastanın yanında en az bir kişiyle geldiğini düşünerek kalabalık olmasının nedenini anlıyorum... Emeği geçenlerden Allah razı olsun. İleride hayırla yadedilecekler. İnşallah yaptığımız gibi bu eserlere bakarız...
Hastanenin ana giriş kapısı önünde birkaç kişi muhabbet ederek sigara içiyor. Halbuki hastane sınırları içine girince sigara içilmemeli. Sanırım yasak var ama, sorumsuz davranıyorlar. Uyarmak ne mümkün, başına bela alırsın maalesef... Sabiha Gökçen Havalimanı bekleme salonunda yanımda boş kalması gereken koltuğa oturan birisini uyardım, “nereye oturacağım” diye adam beni tersledi.
Tahlil veriyorsun üç saat sonra al diyorlar. Hastalar eve gidip tekrar mı geleceklerler, yoksa orada bekleyecekler mi, doğrusu sistemi anlayamadım.
Polikliniklere, labaratuarlara vb. bölümlere yönlendirme ve tarifler yetersiz. Bulmakta biraz zorlandım. Bunun için pratik çözümler bulunmalı. Danimarka’daki hastanelerde olduğu gibi gidilecek bölüm ve poliklinikler renkli şeritler veya çizgilerle belirtilse ve gideceği bölüme kadar o şerit/çizgi devam etse, büyük ekranlarla bölümler belirtilse daha kolay olur.
Danışma bölümlerinde görevlilerin kıyafetleri daha görünür, farkedilir renkler olmalı, yerlerinden asla ayrılmamalılar. Personel genelde güleryüzlü.
Ertesi hafta annemi Kızılay Hastanesine KBB bölümünde Uzm. Dr.Kazım Çayır, Dahiliye bölümünde Uzm.Dr. Hilal Çıray ve Kardiyoloji bölümünde Uzm. Dr. Tarık Torun’a götürdüm. Her üç doktorumuza ve yanında çalışan hemşirelere gönülden teşekkürlerimi bildiririm. Çok güzel ilgilendiler. Zaten candan davranışlarıyla psikolojik olarak hastayı tedavi ediyorlar, hasta yakınını rahatlatıyorlar.
Şehir Hastanesinde olduğu gibi Kızılay Hastanesi de kalabalık. Salonda oturacak yer yok. Acil olmayanları bu salgın döneminde hastaneye almamak gerekiyor.
Şehir Hastanesinde güvenlikçilerin olması beni çok çok incittti. Yanımda bir yabancı olsa ve hastanede niçin güvenlik var diye sorsa acaba ne cevap verirdim... Demek ki toplumunda problem var...
PCR TESTİ
Yaklaşık 3 ay önceki yazılarımdan birinde PCR konusunda şikayetimi dile getirmiştim. Yine şikayetim var test yaptırmaktan. O zamandan beri olumlu olarak değişen, fiyatların 250 liraya sabitlenmiş olması. Ama akıl almaz bir yanlış var. İl sağlık müdürlüğü PCR testi yapacak kamu ve özel hastanelerin isimlerini yayımlamış. Haliyle en yakın ve gidilmesi kolay olanı tercih eder insan. En yakından başlayarak kamu hastanelerini aradığımda, Zeki Altıdağ semt polikliniğine yönlendiriyorlar. Madem öyle, niçin diğer hastanelerin listesini yayımlıyorsunuz? “Yurtdışı çıkışlarda PCR testi Zeki Altındağ’da yapılır” dersiniz olur biter.
Zeki Altıdağ’ın çalışma saatleri 08.00-16.00. Danimarka 24 saatlik test istiyor. Sonuçlar 24 saatte çıkar diyorlar. Test sonucunu almak istediğinde kapalı... Halbuki bu yerlerin 24 saat açık olması gerekir. PCR testi yapan iki özel hastane sonuç almak için 24 saat açık.
Bir özel hastane sonuçları 24 saatte alırsınız diyoruz ama daha erken çıkıyor dedi. Hemşire Aysel Hanımın konuşması bana güven verdi ve test yaptırdım. Test sonucunu 6 saat sonra aldım. Hem Konya hem İstanbul’da test belgemize baktılar ve uçağa bindik çok şükür. Konya’da kaldığım sürede market ve hastane dışında hiç bir yere gitmedim. Hiç bir arkadaşımla ve akrabamla görüşemedim...
DANİMARKA’DA NELER OLUYOR
Danimarka’ya geldim. Her taraf bembeyaz... Rabbim hesapsız şükürler olsun sana... Her mevsimin bir ayrı güzel... Havalimanının hemen çıkışında araba parkının yanında açık havaya test çadırı kurmuşlar. Dört bölümde test yapıyorlar. Hiç bekleme yok. İsteyen test yaptırıyor.Tabii bize bedava.Test yapan görevliler çok çok dikkatli. Astronot gibi giyinmişler. Test odasına girenle çıkan birbirleriyle karşılaşmıyor. Eve gelirken biriken işlerimin takibi için bankaya uğradım, banka kapalı. Haftada iki gün telefonla bizimle iletişim kurabilirsiniz... diye bir yazı asmışlar...
Belediyeye gittim. Bankadaki yazının aynısı. Randevu alarak geliniz, haftada iki gün telefonla bizimle iletişim kurabilrsiniz... Ben telefonla onları aradım, onlar da işin ciddiyetini anlamak için bir müddet sonra telefonla beni aradılar. Danimarka’da işler şimdi böyle işliyor. Her taraf kapalı.
Corona mutasyona uğradığı için kırmızı alarm var
Danimarkada marketler ve penzin istasyonları hariç her taraf kapalı. Dışarıda maske zorunluluğu yok. Doktorla telefonda iletişime geçiyorsun. Acil bir durum almayınca aile doktorları da almıyor. Hastaneler zaten almazlar. Okullar kapalı, çocuk yuvaları açık. Kamuda çalışanlar genelde evden çalışıyorlar. Çok önemli olmadıkça 7 Şubat’a kadar dış ülkeler gidiş tavsiye edilmiyor. Gelenlerden 24 saatlik test isteniyor.
İkindiden sonra yakınımızdaki göle gidip ördeklere ve martılara yem verdim. Göl donmuş ama, kimse üzerinde kaymıyor. Ördekler ve martılar adeta beni kapacaklar... Onlara kimse dokunamaz, en küçük bir zarar veremez. Bir de bizim sokak hayvanlarını düşündüm. Kuşlara bile vakıf kuran ecdadın çocuklarının bir kısmı şimdi hayvanlara eziyet etmekten zevk alıyorlar... Her mevsimin kendine has güzelliği var. Her taraf bembeyaz. Dışarıda kar yağıyor lapa lapa. Çocuklar kardan adam yapmışlar. İnanılmaz güzel. Yaradana şükürler olsun, her taraf güzelliklerle dolsun ve bereketli olsun... Herkese sağlıklı günler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.