Deniz ÖZTÜRK

Deniz ÖZTÜRK

Kitapların gizemi

Kitapların gizemi

Dünya gariptir aslında şöyle bir bakıldığında herkesin hayatının roman olma ihtimalinin, herkesin yaşadığı hayatın edebi bir metne, sanat eserine konu olabileceği inancı, yaşanılan tüm hikayelerin gerçekten var olduğu bilinci. Öyle değil midir komşu teyzenin anlattıklarını heyecan ile dinlediğiniz de ki o şaşkınlık işte insan hayatında aynı komşu teyzenin anlattıklarıdır. Neredeyse “öylesine yaşanmış, öylesine başımızdan geçip gitmiş hiçbir hikaye” yok gibi görünse de içinde kendimizi bulduğumuz nice hikayeler vardır. Öylesine deriz hayranlık ile dinleriz işte. O zaman size bir hikaye anlatayım aslında seneler evvel yazılmış ünlü bir yazarın hikayesi çoğunuz biliyordur ya da yeni ismini duyacak arkadaşlarım olacaktır. Anton Çehov; Rus oyun ve kısa öykü yazarıdır kendisi. Tarihteki en iyi kısa öykü yazarlarından olarak literatürde yerini almıştır. Günlük, basit öyküleri bizlere en yalın, sade haliyle aktarabilen özel bir yazardır kendisi. Hikayelerinin Rusya’dan çıkıp dünyayı sarması, sahnelenen dört büyük tiyatro eserinin sahibi olması (Sıkıcı Bir Öykü, Altıncı Koğuş, Öğrenci, Küçük Köpekli Kadın) hala tüm dünya tiyatrolarında sahneliyor oluşu eserlerinin hiç de “öylesine” ve “basit” olmadığının bir kanıtıdır aslında Anton Çehov’un Öylesine Bir Hikaye adında bir kitabı vardır. Tıp profesörü Nikolay Stepanoviç’in hayatından bahseder hani komşu teyzenin anlattıkları vardı bizde dikkatle dinlerdik işte öyle bir hayat hikâyesi. Günlük rutinleri olan, uykusuzluk çeken, altmış iki yaşında, dazlak, takma dişli ve bir türlü geçmeyen bir tikten mustarip olan profesör gösterişli unvanına rağmen kendisini renksiz, çirkin olarak nitelemekte olan bir kişidir bu Nikolay. “Kürsüden konuşması fena değildir; dinleyicileri etkileyici sesi onların dikkatini eskisi gibi hala çekiyor neredeyse iki saat uyanık tutabiliyordur. Heyecanı edebi, nükteli ifadesi sesinin kusurlarını hemen hemen tamamıyla örtüyordur. Hâlbuki kuru, softaların ki gibi makamlı bir sesi olmasına rağmen. Kalemi hiç iyi değildir Nikolay'ın. Beyninde yazı yeteneğini idare edecek kadar ufacık parça var gibidir, “Artık çalışmam!” de seslenen. Hafızası yaşından ötürü zayıflamıştır, fikirlerinin akışı bozulmuş kafasındaki düşünceleri kağıda geçirirken aralarındaki esas bağlantıyı birdenbire kaybedebilen bir insan olmuştur.” Sadece günlük bir rutin ile değil, sıkıntılı düşünce dünyasına sahip bir baş karakterdir aslında, Öylesine Bir Hikaye yaşlı ve güçten düşmüş biri olduğunu düşünen profesör Nikolay Stepanoviç’le artık hayatta olmayan bir dostunun ona emanet ettiği manevi kızı Katya’nın hikayesini bizlere aktarmaktadır. 19. Yüzyıl Moskova’sının tiyatro ve sanat çevresinde bir türlü tutunamayan genç oyuncu Katya ile artık ölümün onu pusuda beklediğini düşünen profesörün birbirleri ile kurdukları bağ yaşamın aktarılan yüzeysel gerçeklerinin ötesine taşınıyor ve bizleri alıp götürüyor. Profesörün huysuz karısının hayatı zorlaştırıcı etkisine karşılık profesör ve Katya’nın aralarında kurdukları bağ hayatın gündelik koşturmasının dışında bir yere, çok değerli bir yere konumlanıyor. “Katya’yı daha on dört- on beş yaşlarındayken onu saran ihtirasın nasıl doğup geliştiğini takip edemeyişimize üzüleceğimiz bir yapıttır. Katya tiyatroya karşı oldukça ihtiraslı bir aşkla bağlıdır. Yaz tatillerinde okuldan profesöre geldiği zaman piyeslerden, artistlerden öyle coşkulu, öyle zevkli söz edişi vardır ki, başka hiçbir konu onu bu kadar ilgilendirmiyordur.” evet Öylesine Bir Hikaye aslında Anton Çehov’un kaleminden dökülen bu yapıt yazarın olgunluk çağı eseri diye nitelendirebiliriz. Bu kısa hikayeyi gerek anlatım, gerek dil veya konu bütünlüğü içerisinde değerli kılan evrensel ilişkileri yerelden yola çıkarak güçlü duygu yansımaları ve geçişleri ile aktarıyor oluşu bizi hikayenin içine mıknatıs gibi çekiyor ve sanki biz de Katya oluyoruz ve onun yoldaşı profesör. Hadi o zaman vakit kaybetmeden bayram alışverişinizi yaparken bir de hediye alın kendinize ve koltuğunuzun yanına, -başucunuzdan ayırmayacaklarınızın içine ekleyin bu kitabı da- ve unutmayın kitapları eksik etmeyin hiç etrafınızdan. Lütfen okuyun, okutun. İyi bayramlar dilerim şimdiden. Huzurla güzel günler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Deniz ÖZTÜRK Arşivi