TARLADAN BEYANNAMEYE UZANAN YOL
Tarımın kalbi Konya’da atar derler ya, bu söz son yıllarda sadece üretim için değil, vergi defterleri için de geçerli oldu desek abartmış olmayız. Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya, geniş arazileri ve makineli tarımıyla öne çıkarken, son beş yılda çiftçinin vergiyle olan ilişkisi de hayli hareketli bir süreçten geçti. Pandemiyle birlikte tarla işleri, pazarlama süreçleri derken çiftçi büyük bir belirsizlik yaşadı. Neyse ki devlet o dönemde bazı nefes aldıran kararlar aldı. Kısa süreli de olsa gelir vergisi muafiyetleri, KDV iadeleri gibi uygulamalar çiftçiye bir nebze olsun rahatlama sağladı. Ama bu destekler sürekli hale gelmeyince, özellikle büyük çiftliklerin üzerindeki vergi yükü yeniden ağırlaştı. Konya’nın kırsal kesimindeki küçük aile işletmeleri için ise işler biraz daha farklıydı. Onlar, yıllık satış sınırlarının altında kaldıkları sürece gelir vergisinden muaf tutuldu. Bu da onların cebine biraz daha fazla para kalmasını sağladı. Ama iş büyük üreticiye gelince, işin rengi değişti. Beyanname yükümlülüğü, her kuruşun kayıt altına alınması ve yüksek vergi oranları onların omuzlarındaki yükü artırdı. 2021 yılı ise desteklerin yılıydı desek yeridir. Mazot, gübre gibi alanlarda artan destekler Konya’daki birçok çiftçiyi mutlu etti. Ama gelir arttı mı? Kâğıt üstünde belki evet, ama gerçekte çiftçi o gelirle yeniden tohum aldı, mazot aldı, ilaç aldı. Yani destek gelse de cebinde kalan para sınırlıydı, dolayısıyla vergi matrahı da düşük oldu. 2022 ise adeta bir dönüm noktasıydı. Kuraklık bastırdı, girdi maliyetleri zirve yaptı, çiftçi bir yandan susuzlukla, bir yandan yüksek fiyatlarla boğuştu. Üstüne bir de dijitalleşme geldi: e-Fatura, e-Arşiv derken büyük üreticiler artık gelir-giderini elektronik ortamda belgelemek zorunda kaldı. Bu sayede kayıt dışılık azaldı ama özellikle teknolojiyle arası pek olmayan çiftçiler için bu sistemin öğrenilmesi ayrı bir külfet oldu. 2023’te işin rengi biraz daha ciddiye bindi. Hazine ve Maliye Bakanlığı denetimlerini artırdı, tarım kooperatiflerinin vergi avantajları daraltıldı. Artık sadece üretimle ilgili gelirlerde vergi istisnası var. Bu da özellikle Konya’da yaygın olan buğday, arpa ve pancar üreticisi kooperatiflerin hesaplarını yeniden gözden geçirmesine neden oldu. 2024’e geldiğimizde ise işler biraz toparlandı. Enflasyonun etkisiyle ürün fiyatları arttı, çiftçinin satış gelirinde gözle görülür bir yükseliş yaşandı. Ancak bu sefer de daha yüksek vergi dilimlerine giren çiftçiler oldu. Bu dönemde açıklanan yeni destek stratejisi ise, vergisini düzenli ödeyen, kayıtlı çiftçilere yönlendirildi. Yani devletten destek almak istiyorsan, vergi sistemine de uyumlu olman gerekiyor. Görünen o ki, artık tarım sadece tohum atmak, sulamak, hasat etmekle bitmiyor. Vergi dairesi, e-Fatura, beyanname gibi kavramlar çiftçinin günlük hayatının bir parçası haline geldi. Küçük çiftçiler şimdilik sistemin dışında kalmayı sürdürüyor ama orta ve büyük ölçekli işletmeler için artık her adım kayıt altında. Peki bu gidişat doğru mu? Şeffaflık ve vergi adaleti açısından bakarsak evet. Ama çiftçinin hâlâ ayakta kalmakta zorlandığı, girdi maliyetlerinin sürekli arttığı bir ortamda vergi politikalarının daha üretici dostu, daha bölgeye özgü, yani daha adaletli olması gerektiği de açık. Konya gibi tarımın yükünü omuzlayan bir şehirde, üreticiye sadece destek değil, anlayış da gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.