Deniz ÖZTÜRK

Deniz ÖZTÜRK

TUTUMLARIN IŞIĞINDA FARKINDALIK

TUTUMLARIN IŞIĞINDA FARKINDALIK

Her şeyin aşırısında elbette zarar olacağı şüphesizdir. Mesela günlük yaşantımıza hobi edindiğimiz futbolu kişisel olarak benimsediğimiz siyaseti, doğuştan vatanımız olarak bildiğimiz toprakların dinini ve mezhebini aşırıya kaçmadan yaşayamıyoruz. Nedeni ise çok basit, post modern yaklaşımın sonrasında toplumu dizayn etmeye çalışan bireylerin varlığı ve bunların şizofrenik hale getirdikleri yaklaşımlar, kişiliklerin bölünmeye uğrattırılması gerçeğidir. Evet bu gerçeklik algısı aslında sahte, kopya iç içe geçmiş bir takım insanların simüle edilmiş konfor alanlarının varlığıdır. Yapılması gereken hedef ise insanlarımızın konfor alanlarından çıkmaya davet eden ideolojilerin mantıksız tavırlarıdır. İşte bu gibi hareketlerle yavaş yavaş aşırılaşmaya başlıyoruz. İsteyerek veya istemeyerek binlerce, milyonlarca trole dönüştürülen bir kitle oluşuyor, her mecrada farketmeksizin. Bunun sonucunda da fanatikleşmenin iyi olmadığını kötü yaptırımlarını günlük hayatımızda yaşamaya başlıyoruz. Birbirimize karşı kurmamız gereken empati anlayışı aksi olarak yerini taraftar olarak çarpışmamıza bırakıyor. Yeri geliyor kardeşini kırıyorsun yeri geliyor en yakın dostuna rest çekiyorsun.
Bu anlattıklarımı anlamak için futbol takımı taraftarların maç bittiğinde gerçek hayatında hiçbir şeyi kaybetmediğini herhangi bir şey kazanmadığını oyunların bitiminde normal yaşantılarına döndüklerini ve karşısındaki insanı kırdıklarını anlayanlar oluyor işte bu hayatı anlatabilmek için benzersiz kısa bir örnektir. Başkalarının kazandığı veya kaybettiği oyunları izlemek yerine; kendi başarılarımız için emek vermeye ihtiyacımız vardır aslında. Ancak böyle kendimizi geliştirir, öğreniriz ve büyürüz.
Siyasetle haşır neşir günlerdeyiz belki kaba bir tabir olacak ama son zamanların siyaseti soğan siyaseti olmuş durumda bunu konuşmayalım bile derim lakin gündeme kilitlendik ülkecek hatta dünyacak diyebilirim. Evet aslında doğrular bunlar ekonomik olarak da fanatikleşmemiz söz konusu değil mi? Tam olarak fakirleşirken konuşmayalım mı? Bankalar yaptırım sinyallerini vermeye devam ediyor. Kararlar alınıyor, kararlar geri çekiliyor. Krediler için yüksek limitler belirliyorlar insanlar bu yüksek limitleri görünce cazip geliyor nasıl olsa taksit diyor her alınan kredin aslında fakirleşmenin kapısını açan anahtar olduğunu anlamıyorlar. Mesleki deneyimlerimden de bu noktayı böyle değerlendirmeliyim.
Mesela, kredi kartından nakit avans çekmek nelere yol açar?
Nakit ihtiyacı olan yurttaş, kredi kartını alır, kredi ile alışveriş yapabileceği bir aracı kuruma girer. Burada satıcı kişiye kartını uzatır, çekmek istediği nakit miktarını ve taksit tutarını söyler, satıcı kendi komisyonunu da ekleyerek mal satışı yapmış gibi taksitli veya taksitsiz olarak nakit parayı çeker. Bu komisyon bankanın verdiğinin kat ve kat üstünde olur. Yurttaş parayı alıp çıkar, sonucunda hem bankaya faizi öder hem de satıcıya komisyon. Para satan satıcı da bu yolla parasına para katar. Bu arada kendisi muhtemelen vergi de kaçırır. Bir yerden sonra kart şişer ve yurttaş ödeyemeyeceği borçla karşı karşıya kalır. Sonucunda icra takipleri, hacizler ve nihayetinde ise iflas hapis cezaları ailesi ile yaşanan olumsuzluklar boşanmalar allah korusun ölümler yaşanır. Bu durumdan daha acı olan nedir biliyor musunuz? Senin daha iyi yaşayabilmen için, senin sırtından zengin olanları görmen için çabalayanlara, bizlere, sizlere, terörist denmesidir. Çocuğunun geleceği hakkında karamsarlık yaşarken, evine et, süt alamazken, saltanat sürenleri çılgınca alkışlayanlardır, görüyor musunuz fanatiklik nelere yol açabiliyor? Bence bu fanatiklik meselesini biraz düşün, derim. Önce kendiniz ve aile bireyleriniz için kundaktaki bebelerinizin geleceği için…
Haydi o zaman derin bir nefes alalım ve gözlerimizi kapatalım sonra kendimizi sorgulayalım sonra neden diyelim hatta bunları yaşananları bir kağıda yazalım artılar eksiler ile bir sonuç çıkaralım öyle kulaktan dolma fanatik terimlerle birisinin ne dediğinin peşinden gitmektense kendimizin peşinden gidelim. Tüm bunlar içinde bilimsel olarak OKUMAK başta olsun okuyun araştırın senden olmayanı da oku ve dinle araştır sinirlenme. Geçmişten dersler almamız için gereken daima okumaktır. Farketmez nasıl okuduğun Türkçe, Arapça, Almanca, İngilizce neyi nasıl okursan oku yeter ki oku ve araştır fanatik olma. Mutlu günler güzel haftanız olsun. Eee bir de gülümseyin o zaman.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Deniz ÖZTÜRK Arşivi