İyi İnsanlar İki Dünyada da Kazanır
Hayatta kazanmak denince çoğu insanın aklına maddi başarı, mevki, güç veya itibar gelir. Oysa gerçek kazanç, sadece bu dünyada elde edilenlerle sınırlı değildir. Asıl başarı; insanın hem bu dünyada huzurla yaşaması hem de ahirette mükâfata erişmesidir.
Günümüzde dürüstlük, merhamet ve iyilik gibi erdemlerin bazen zayıflık olarak görüldüğüne şahit oluyoruz. Ancak, tarih boyunca gerçekten kazananlar, iyiliği kendine ilke edinmiş insanlar olmuştur. Çünkü iyilik, kısa vadede maddi karşılık getirmese bile uzun vadede hem bireye hem de topluma kazandırır.
Birine iyilik yaptığınızda, o kişi bunu unutsa bile hayatın kendisi unutmuyor. Belki aynı kişiden değil, ama ummadığınız bir anda başka bir kapıdan size iyilik geri dönüyor. Yaptığınız güzellikler, sizi insanlara daha sevdirir, dostluklarınızı güçlendirir ve sosyal çevrenizde güvenilir bir insan olarak anılmanızı sağlar. Bu da size huzurlu bir hayatın kapılarını açar.
İnancımıza göre bu dünyada yaptığımız her iyiliğin ahirette bir karşılığı vardır. Samimi bir şekilde yapılan yardımlar, güler yüz, birine moral vermek bile ahirette büyük bir mükâfat olarak karşımıza çıkacaktır. İyilik, insanın kalbini güzelleştirirken, Allah katında da değerli bir amel olarak yazılır.
Gerçek kazanmak, sadece mal-mülk biriktirmek değil, gönüllerde yer edinebilmektir. İnsan öldüğünde arkasında bıraktığı servet değil, yaptığı iyilikler konuşulur. "İnsanlar öldüğünde malları değil, iyilikleri hatırlanır" sözü bu gerçeği anlatır.
O yüzden, iyiliği bir yaşam biçimi haline getiren insanlar hem bu dünyada sevilir, saygı görür hem de ahirette ödüllendirilir. İyiliğe niyet etmek, karşılık beklemeden güzel işler yapmak, hem dünyamızı hem de ahiretimizi güzelleştirir.
Unutmayalım, iyi insanlar her iki dünyada da kazanır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.