Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

2023 öncesi sosyal medyaya tedbir şart

2023 öncesi sosyal medyaya tedbir şart

Sinir uçlarımızla oynamaya başladıkları hepimiz fark ettik sanırım. Amaçlarına giden yolda hiç bir fırsatı kaçırmıyorlar. Bunlar doğaçlama olan işler değil. Bir strateji dahilinde ve planlı bir şekilde uygulanıyor.

2023’ün startını verdiklerini çıkarılan yangınlardaki tavırlarından ve Konya’da husumete dayalı olayı bir ırkçılık saldırısına dönüştürme çabalarından  anlamak mümkün.

Açıkçası kaosa oynuyorlar. Biden’in ekibi çalışıyor yani.

Anlayacağınız bizi zor bir 2 yıl bekliyor. Bu iki yıl içerisinde çok fazla psikolojik harp unsuruyla yüzleşeceğiz.

Gerçi millet olarak 2013 Mayıs sonundan itibaren bugüne kadar yaşadığımız süreci uzun bir tünel olarak ifade edebiliriz. Tünelin sonunda bir ışık görünüyor.  Fakat gördüğümüz ışık üzerimize gelen trenin farları mı yoksa tünelden çıkışın aydınlığı mı, sandığa gittiğimizde milletimizin vereceği kararla göreceğiz.

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan gitsin de ne olursa olsun diye bekleyen yıkım ekibi bir fırsat bulursa yazık olacak bu ülkeye. Özal sonrası yaşadığımız 10 yıllık dönemden daha sıkıntılı bir sürece gireceğimiz kesin.

O yüzden gözlerimizi açıp yaptıklarına odaklanmamız lazım. Uyumamamız lazım. Yoksa hepimiz için çok geç olacak.

Malum yalan artık onlar için bir strateji. Bu topraklarda çok defa denediler ve de sonuç aldılar. O sebeple bıkmadan usanmadan yeni versiyonlarını sahada uyguluyor ve halkın kararını kendi lehlerine çevirmeye çalışıyorlar.

Bunu yaparken medya en büyük silahları. Bir taraftan artık kontrollerinde olmayan medyayı yandaş diye yaftalayıp itibarsızlaştırmaya çalışırken, bir taraftan da çeşitli istihbarat örgütleriyle irtibatlı bir çok dernek ve vakıf tarafından yurt dışından desteklenen medyaya bağımsız diyebiliyorlar. Bu propagandaların tamamı kendi amaçlarına uygun kullandıkları medyanın itibarını ve gücünü tahkim etmeye dönük.

Bütün bu operasyonları yaparken onca bileşenin yek vücut olarak hareket edebiliyor olması hepsini bir araya getiren bir gücün olduğunun işareti. Bir konuyla ilgili bırakın haberi kişisel tweetler bile bire bir aynı olabiliyor.  Hangi konunun ön plana çıkarılacağı, hangisinin gözden kaçırılacağı bile bu ajans üzerinden belirlenip sahada uygulanıyor.

Gündem belirleme işi artık birlikte hareket ettiklerinden şüphe duymamanız gereken sosyal medyaya ve özellikle twitter’a verilmiş durumda. Saçma sapan gündemler ama mutlaka iktidar suçlanarak sürekli dayatılıyor. Kendi gündemlerini dayatıyorlar. Milletin ve özellikle de gençlerimizin zihni bulandırılıyor.

Bu ajans ürünü yalan rüzgarına karşı sosyal medyada kampanyalar düzenlemek onların şartlarını kabul etmek anlamına geliyor aynı zamanda.

Oysa o sosyal medya platformlarının yaptığı elinde tüm kesici delici aletler olan biriyle bir eliniz bağlı ve silahsız bir şekilde bir ringte dövüştürülmeye benziyor. Siz zaten geride başlıyorsunuz mücadeleye. Üstelik tüm olumsuz şartlara rağmen kazanacak pozisyona geldiğinizde tam son darbeyi indirecekken elinizden tutuyorlar.

Boşa mücadele yani. Bu sebeple devlet, bir an evvel sosyal medyaya çeki düzen vermeli. Kimsenin hiç şüphesi olmasın, bugün artık sosyal medya devlet ve millet karşıtı fillerin organize edildiği bir milli güvenlik sorunudur.

Bunun milletimize iyi anlatılması lazım. Bu yolla psikolojik üstünlüğü ele geçirip halkın kararını kendi amaçlarına uygun dönüştürmelerine engel olunması lazım. Tıpkı uyduruk anket şirketlerinin yayınladığı anketlerde Cumhur İttifakı’nı bilinçli bir şekilde düşük göstererek halkın oyunun yönünü değiştirmeye çalıştıkları gibi sosyal medyada da gündem belirleme kolaylığı ile psikolojik üstünlüğü ele geçiriyorlar.

Hükümet bu konuda alanı bu kadar boş bırakmamalı. Yoksa çok geç kalınacak. Yazık olacak.

Hemen bu hafta içerisinde yaşadığımız iki olaya bakmak yeterli bu yazdıklarımı test etmek için. Bir taraftan terör örgütü ormanlarımızı yani ciğerlerimizi yakarken hiç adı geçmiyor ama aynı anda başlatılan yangınlarla mücadele edilemiyor, müdahale edilmiyor propagandası yapılıyor.

Sosyal medya üzerinden açılan ve yangın çıkarılan her şehrin sonuna “yanıyor” kelimesi eklenerek oluşturulan hastaglerle insanımıza korku ve çaresizlik aşılanmaya çalışılıyor.

Terör örgütünün adı geçerse HDP tabanından oy almaları mümkün olmayacak. O yüzden onları rahatsız edecek hiçbir söylem duymak mümkün değil. Baksan ormanları PKK’nın yaktığına inanmıyorlar ama yanan yerlere hükümete destek verenler tarafından otel dikileceğinden zerre şüpheleri yok.

O konu çok konulmasın ki PKK temsilcilerini her evden bir oy vererek TBMM çatısı altına soktukları unutulsun. Ya da aynı zihniyete mensup  ve fonlanan sözde gazetecilerin terör örgütüne yaptığı güzellemeler konuşulmasın istiyorlar. Zira onlara göre Kandil’deki hainler çevre konusunda çok hassaslardı, yerlere izmarit bile atmıyorlardı.

Tutturmuşlar bir THK uçakları. Her yangında ısıtıp ısıtıp getiriyorlar önümüze. O uçaklar kullanılır vaziyette mi, kullanılırsa ne kadar fayda sağlar, günün ve coğrafyanın şartlarına uygun mu? sorularının cevabını aramıyorlar bile. Dertleri gerçeğin ortaya çıkması değil çünkü. Yarın öbür gün tıpkı tank palet fabrikası konusunda ‘’Biz sattılar demedik’’ dedikleri gibi çark ederler, yüzleri de hiç kızarmaz. Fakat bugün milletin kafasını bulandırmış oldular.

Devlet ve hükümet tüm gücüyle yangına karşı mücadele ederken destek vermek yerine olaydan siyasi rant elde etmenin peşine düşüyorlar. Dertleri ne ormanların yanması, ne insanımızın hayatını kaybetmesi ya da malının mülkünün heba olması. Varsa yoksa hükümet yıpransın. Tam bir akbaba zihniyeti.

Hatalar yok mudur, elbette hem eksik hem hata vardır. Siyaseten bunları da ifade etmek görevleridir. Fakat iyi yapılan şeyleri de yakıp yıkarak değil. Yangınların çoğunluğu CHP’li belediyelere ait şehirlerde çıktı. Karşılarından kimse bu belediyeler gerekeni yapıyor mu diye sordu mu?

Daha sormadan sosyal medyada iki kaburgası kırık olmasına rağmen deprem bölgesinde çalışıyor diye propagandası yapılan CHP’li belediye başkanının yangının çıktığı gece bir kaburgacıda ziyafet sofrasında olduğu ortaya çıktı. Hem de ne sofra. Bununla Afrika doyar denilebilecek türden şatafatlı bir sofra.

Bu zihniyet böyle. Pireyi deve yapar. Deveyi pire. Tarihi bir çeşmeye takılan musluğu büyük bir hizmetmiş gibi yayınlarken İstanbul Havalimanı’na burun kıvırır, yapılmasın diye tüm imkanlarını kullanır. Sonra da herkesten çok kullanır. Elbette bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

Onlar yapıyor da bu konuda Ak Parti ne yapıyor? derseniz, kimse kusura bakmasın da armut topluyor derim. Kimsenin kılı kıpırdadığı yok. Kıpırdayan varsa da bizim haberimiz yok.

Konya’daki katliama gelince, yıkım ekibine bakarsan ırkçı saldırı. Hatta görüntüler ortaya çıkmasaydı bir kişi tarafından da gerçekleştirilmemişti. Üstelik Ülkücülerdi.

Buna hiç şüpheleri yok. Güneydoğu’da “Ülkücüler Kürtleri katlediyor” propagandası yapıyorlar. Sosyal medyada provokasyon gırla gidiyor. Hatta bazıları İstanbul’da Konya’daki olayı protesto etmek için sokağa çıkmaya çalışıyor. Bir kıvılcıma dönüştürülmeye çalışılıyor olay. Fakat olmuyor.

Terör örgütü ve siyasi temsilcileri hükümetin uyguladığı politikaların sonucu olarak pazarlıyor saldırıyı. Millet İttifakı’nın bileşenleri de HDP’nin bu fikrine destek veriyor. Halkın gözünde bitmeye yüz tutan imajlarını tazeleme çalışması yapıyorlar. Terör örgütü güvenlik güçlerimizin yaptığı başarılı operasyonlarla bitme noktasına geldiği için halk üzerinde eskisi kadar etkili değil. Analara yeniliyorlar. Onun için imaj çalışmasına mecburlar.

O sebeple de bu tarz olayları kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışıyorlar. 1000 yıllık kardeşliğimize kastediyorlar.

 

Düşünün, onca yıldır binlerce Kürt vatandaşımızı çoluk çocuk demeden katleden, binlerce Kürt vatandaşımızın çocuklarını kandırarak dağlarda ölmesine sebep olan zihniyet bugün Kürt güzellemesi yapıp Türk-Kürt kardeşliğini bitirmeye çalışıyor.

Kürt vatandaşlarımız PKK’nın umurunda değil. Hiç olmadı da. Zira PKK bir Kürt örgütü değil. Sosyal medya eliyle yapılan provokasyonlar tutmadı bugüne kadar bundan sonra da tutmaz. Milletimiz ferasetlidir. Her şeyi görür. Çok sesi çıkanın haklı olduğunu düşünmez, kendi akıl süzgecinden geçirir.

Fakat milletimiz bu kadar ferasetli diye devlet de milletini bu kadar psikolojik harbe açık halde bırakmaz. Tedbir alır. Almalı.

Bu daha başlangıç. 2023’e kadar her tür argümanın kullanılacağı dar bir geçide giriyoruz. Sıkıntı var, tedbir şart.

Bizden söylemesi.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi