Kılıçdaroğlu çıkmaz sokakta
2023 yaklaşıyor. Seçime yaklaşık 2 yıl kaldı. Her cephede hazırlıklar o seçimi kazanmak üzerine. Kimi ABD Başkanı Biden’dan medet umarken kimisi sosyal medyanın gazına gelip seçim öncesi sokakları karıştırıp iktidarı değiştireceğini söylüyor.
Devrimci romantizmi dedikleri şey bu işte. Kafaları çekip çekip devrim yapmaya kalkanların hal-i pür melali böyle.
Tek motivasyon kaynakları Erdoğan karşıtlıkları. Cumhurbaşkanı Erdoğan onların birliklerinin çimentosu adeta. Bütün plan ve programları onu iktidardan indirmek üzerine.
Kimileri “Bundan daha doğal ne var, muhalefetin iktidarı yıkmak istemesinin neresi anormal?”diyebilir.
Elbette doğal yollardan olursa hiçbir sakıncası yok. Ajans ürünü yalanlarla ve dış destekle olursa sıkıntı. Maalesef Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Ak Parti İl Başkanları toplantısında dediği gibi 2013 yılı Mayıs sonunda başlatılan Gezi Olayları ile başlayan saldırıların hedefinde.
Erdoğan’ı iktidardan indirmek için genelde sosyal medyayı kullanıyorlar. Türkiye’yi sosyal medyadan ibaret zannediyorlar. Yanlış hesapları buradan kaynaklı hep. Gerçek hayatta botlarla TT listesi yapamadıkları için gerçekle yüzleşiyorlar, o zaman da halk cahil oluyor. Hakaretlerin bini bir para oluyor. Bidon kafalı mı? dersiniz yoksa göbeğini kaşıyan adam mı? Hepsi ortalığa salınıyor yürek yangınlarını söndürmek için. Fakat ne mümkün o yangın öyle üfleyerek sönecek gibi olmuyor o anda.
Başlıyorlar o zaman da “benim oyum çobanla aynı mı?” demeye. Sonucu kabullenemeyince halka karşı kinleniyor, hakaret üstüne hakaret ediyorlar.
Kendilerini değil devletin, halkın sahibi zannedenleri bile var. Sözde seçkinler olarak her şeye hakları olduğunu varsayıyorlar. Ona göre hareket ediyorlar. Sesleri çok çıktığı için de haklıyız zannediyorlar.
Oysa halk nezdinde gerçekler öyle değil. Onların her dediğinin kayıtsız şartsız gündem olup dayatıldığı günler geride kaldı. O yüzden halk üzerinde etkileri yok denecek kadar az.
Bugüne kadar bağırıp çağırmaları, halkı aşağılamaları, algı operasyonları fayda etmedi. Başarısız oldular.
Bu kez 2023 için bir kez daha deniyorlar. Açık yalanları gerçekmiş gibi kamuoyu önünde yüzleri kızarmadan tekrar ediyorlar. Göbbels taktiği kullanıyorlar. Hem de arsızca.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada önceki toplantılarda olduğu gibi yine 2023’ü işaret etti. Nasıl çalışmaları gerektiğini anlattı.
Bunun yanında 2023’ün ülkemiz için ne ifade ettiğini işaret etti.
Erdoğan’ın tanımlamasına göre; “2023 seçimleri büyük medeniyet ve tarih mücadelesinin çağımızdaki zirvesinden önceki son duraktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın siyasi, diplomatik, askeri olarak en güçlü ülkeleri arasına girmek için 2023 virajını kazasız, belasız dönmemiz gerekiyor.” diyerek partisinin il başkanlarına hedefi gösterdi.
Erdoğan, muhalefetin de 2023’ün öneminin farkında olduğunu ifade ederek; “2023 seçimleri çok önemli hale gelmiştir. Karşımızdakiler de bunun farkındadır. Türkiye'ye diz çöktürememenin öfkesinde olanlar, niyetlerini gizleme gereği bile duymuyorlar. Muhalefetin giderek çirkinleşen, arsızlaşan, kin ve nefret kokan üslubu 2023 ile ilgili telaşlarını da ele veriyor.” şeklinde konuştu.
İlk planları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı denklem dışına çıkararak tasfiye etmek. Onun için de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zaten iki dönemdir Cumhurbaşkanı olduğunu ve mevcut Anayasa’ya göre yeniden aday olmayacağını iddia ediyorlar.
İkinci hedefleri Erdoğan’ı ekarte etmeyi başaramazlarsa ne yapıp edip seçimi kazanmak. Hedefe giden her yol mübah dediklerine şüpheniz olmasın. Bunu maruz kaldığımız yalan bombardımanından da anlamak mümkün. Eskiden yalanı yakalananın yüzü kızarırdı. Oysa bugünlerde bir pişkinlik devrede. Hem de hiç görülmemiş türden bir pişkinlik.
TBMM’deki Grup toplantılarına kadar yansıyor bu yaklaşım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan karşı cepheyi tanımlarken şu cümleyi kurdu;
“Bu kesimin aktörleri PKK'dan FETÖ'ye tüm terör örgütlerinin, ABD'ye kadar yeminli Türkiye düşmanlarının desteğine mahir olmak için canhıraş bir uğraş içinde. Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyorlar.”
Seçim için en önemli yatırımları, milleti Cumhur İttifakı’nın kan kaybettiğine inandırabilmek. Eğer başarılı olurlarsa yıpranmayı ve paniği artıracaklar. Bunun sonucu da kaçış demektir. Yani psikolojik üstünlüğe oynuyorlar. Hem de bu amaç için en çok sosyal medyayı kullanıyorlar.
Cumhur İttifakı’nın adayı belli, Cumhurbaşkanı Erdoğan. Millet İttifakı’nın adayı henüz belli olmasa da Kılıçdaroğlu ismi giderek daha da öne çıkmaya başladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu adaylarının Kılıçdaroğlu olacağını söyledi. Grup Başkan vekili Engin Altay ise her CHP’linin Genel Başkanları’nı Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek isteyeceğini ifade ederek, fakat kararı Millet İttifakı’nın vereceğini söylüyor.
Kılıçdaroğlu, Ak Parti karşıtı cephenin mimarı olarak görülüyor. Öyle pazarlanıyor. Yiğidi öldür hakkını yeme diyerek aday olmasını sağlamak için bu gerekçeyle cesaretlendiriyorlar. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu cesaret edip aday olursa Abdullah Gül denklemden bir daha geri gelmemek üzere çıkar.
Kılıçdaroğlu kararını aday olma yönünde verirse Meral Akşener de bu kez sorun olmayacak gibi duruyor. Bunu deklare de etti. Ekrem İmamoğlu hala fırsat kolluyor gibi duruyor, ümidini kesmiş değil. Mansur Yavaş bir ara Ekrem İmamoğlu rüzgârını kesmek için kullanıldı. Şimdilerde esamisi okunmuyor.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında görmek istediği tam dişine göre bir aday olur. Doğrusu Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığı Cumhurbaşkanı Erdoğan için tam bir ‘Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz” durumu. Hatta karşınıza kim aday olsun istersiniz diye sorulsa muhtemelen “Kılıçdaroğlu” cevabı alınacaktır.
Her şeye rağmen Kılıçdaroğlu bu kez kendi aday olmayı çok ciddi bir şekilde düşünüyor. Çok da “Aday ol” baskısı var üzerinde. Ölçüyor, biçiyor. Fakat henüz işin içinden çıkabilmiş değil.
Erdoğan karşısında başarılı olma ihtimali azıcık belirse kesin aday olacaktır. Daha zamanı var. Bu kez şartları zorlayacağı kesin.
Erdoğan karşısında başarı şansı mı?
Karşıt cepheyi ne kadar iyi organize ederse etsin, Cumhurbaşkanı Erdoğan mı, Kılıçdaroğlu mu sorusunun cevabı halk nezdinde açık ara Erdoğan olacaktır.
Bunu hem o, hem onu destekleyenler de biliyor. Bu yüzden de işin içinden çıkamıyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.