Siyaset sahnesinde sert rüzgarlar esiyor.

Özellikle İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in gerginliği söylemlerine yansıyor. Hedefi Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye baş kaldırıp ele geçirmek için tarlalarda kongre yaptıkları MHP.

MHP’yi ele geçirebilmiş olsalardı bugün hem bambaşka bir Türkiye’de yaşıyorduk hem İYİ Parti yoktu.

Gözlerinizi kapatıp bir an düşünün. 15 Temmuz öncesi Meral Akşener MHP Genel Başkanı olsaydı ve FETÖcü işgal ve darbe girişiminin yaşandığı gece Devlet Bahçeli gibi “meşru ve seçilmiş iradenin yanındayız’’ demeyip “Zaten bu iktidar bunu hak etti, onlara yapılan meşrudur, destekliyoruz’’ deseydi ki zaten böyle olacaktı, şu an nasıl bir Türkiye’de yaşıyor olurduk sizce?

Türkiye’nin bağımsız hareket etmesinden, Küçük Amerika olmamasından rahatsız olanlar tüm iç ve dış saiklerle devredeler. Üstelik bu yeni de değil. 7 Şubat 2012 MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın FETÖ mensubu savcılar tarafından ifadeye çağrılmasıyla başlayan süreç bu güne kadar işgal ve darbe girişimi dahil olmak üzere hala devam ediyor.

Bir görevi yerine getirme yaklaşımıyla saldırmaları da bundan.

Cumhur İttifakı devam ettiği sürece Türkiye üzerindeki planların amaca ulaşamayacağını biliyorlar ve tüm güçleriyle birbirine sıkı sıkı sarılmış iki ortağı birbirinden ayırmaya çalışıyorlar.

Özellikle MHP üzerinde kurmaya çalıştıkları baskının sebebi belli. İçinde oldukları planı bozan MHP çünkü.

Hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Meral Akşener de öyle.

CHP’deki, üstelik CHP üyesi kadınların taciz ve tecavüz iddialarına gözlerini kapatan Meral Akşener, sanki daha önce öyle olmadığına dair yüzlerce örnek hiç yaşanmamış gibi her koluna dövme yapanı her bozkurt işareti yapanı MHP ile ilişkilendirerek kadına karşı yükselen şiddeti ve tecavüzleri MHP’ye ihale ederek toplum nazarında itibarsızlaştırmaya çalışan bir kampanyanın başrolüne soyunuyor.

Çıkıp Milli iradenin tecelligahı TBMM’de Grup kürsüsünden “bunlar böyle, bana da böyle yapmışlardı’’ diye bağırıyor.

Oysa bugüne kadar MHP’ye tecavüzcü diyenler kendisi tecavüzcü çıktı, MHP’ye mafya diyenler kendisi mafya çıktı. MHP’ye katil diyenler kendisi katil çıktı. MHP’ye Gladyo diyenler kendisi Gladyo çıktı.

MHP’ye ne çamur attılarsa tutmadı, tutturamadılar.

Türkçe’de çok güzel bir söz var. Hep o cümledeki kural işledi. Diyor ki atasözü “Kişi karşısındakini kendisi gibi bilir’’

Niyet belli ve net.

Ele geçirmedikleri ve planlarına alet edemedikleri MHP’yi toplum nezdinde itibarsızlaştırmak, yormak, yıpratmak ve siyaset denkleminden çıkarmak.

Meral Akşener’in derdi kadınlar falan da değil, ne yapıp edip Cumhur İttifakı’nı bozmak. Siyaseten anlaşılabilir olan ama amacı itibariyle bir proje olan bu niyeti söylemlerine de yansıyor.

O, büyük bir kızgınlıkla Meclis Grubu’nda MHP’ye saldırırken bir taraftan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “iki elim yakanda’’ diyerek duygu sömürüsü yapmayı ihmal etmiyor. Yani demek istiyor ki “seni ortağın tu kaka, sen bunlarla bir arada olma, ittifakı boz’’.

Bir taraftan da bunu yaparak Ak Parti içerisindeki Cumhur İttifakı karşıtlarına malzeme tahkimatı yapıyor. Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın koruma kararlılığını aşamıyorlar.

Aynı Meral Akşener, 8 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun kendisini Pervin Buldan’la aynı tweette zikretmesinden rahatsız olmadı. Partili arkadaşlarının “sözde rahatsızlıklarını’’ ifade etmekle yetinerek bir anlamda benim için bir sakıncası yok dedi.

Şu anda Genel Başkan Yardımcısı olan Ahmet Kamil Erozan’ı aynı masa etrafında oturtup Ümit Özdağ’ın deyimiyle 64 saatlik görüntü kaydı olan “bölücü anayasa’’ çalışması yaptırdığı HDP’den rahatsız olacak hali de yoktu.

Kimse İyi Parti içinden bazılarının Ekrem İmamoğlu’na gösterdikleri tepkiye bakarak bunun ciddi bir tepki olduğunu falan zannetmesin. Onların yaptığı tabanda yükselen tepkiyi bertaraf etmeye dönük bir gaz alma operasyonu sadece. Bir nevi iyi polis-kötü polis durumu.

İyi de tüm bunlar partinin bölünmesini ve Ümit Özdağ’ın ithamlarının unutulmasını sağlayabilir mi?

Sorunun cevabı için kurumsal muhatabının söylemlerine ve gerginliğine bakmak yeterli.