Ne Şam’ın şekeri ne ABD’nin yüzü
Uzun zamandır süren tehditlerinden sonuç alamayan ABD, en sonunda ilk kez bir NATO üyesine yaptırım uygulama kararı aldı.
Bahane, S-400
Saldırı silahı olmayan hava savunma sistemi yani. Üstelik ihtiyacımıza binaen bize parasıyla bile vermedikleri PATRIOT hava savunma sisteminin yerine aldığımız sistem.
Eğer bir saldırı planınız yoksa neden Türkiye’nin hava savunma sistemi sahibi olmasını istemez ve tüm gücünüzle engel olmaya çalışırsınız?
Ya da madem Rus sistemleri NATO için tehditse Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı Girit’te konuşlandırdığı S-300’ler niye tehdit değil?
Üstelik geçtiğimiz aylarda bir tatbikatta test edildi, o tatbikatta ABD’li askerler de vardı.
Belli ki S-300’ler Türkiye’ye karşı konuşlandırıldığı tehdit teşkil etmiyor.
ABD açıkladığı yaptırım kararıyla Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Başkan İsmail Demir, Hava savunmadan sorumlu Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Yiğit, Hava Savunma ve Uzay Daire Başkanı Serhat Gençoğlu ve Bölge Hava Savunma Sistemleri Müdürü Mustafa Alper Deniz’i yaptırım listesine aldı.
Bakmayın siz bazılarının yaptırımlar içerisinde en hafif olanlar özenle seçilmiş demelerine.
Alenen yükselen Türk Savunma Sanayii ve doğal olarak Türkiye hedef alınmıştır.
Zira bu yaptırım kararının dayanağı olan CAATSA kanunun Türkçe anlamı aynen şöyle, "Yaptırımlar Yoluyla Amerika’nın Hasımlarıyla Mücadele Yasası”
Lafı eğip bükmeye gerek yok. Zaten ABD’nin uzun yıllardır ‘’Stratejik Müttefiklik’’ kılıfı altında yaptığı Türkiye düşmanlığı artık resmi olarak gün yüzüne çıkmıştır.
Bu ülkedeki neredeyse tüm melanetin kaynağı olan ABD, artık sütre arkasından çıkarak niyetini cümle aleme ilan etti “Türkiye düşmanımdır’’ diye.
Peki ne oldu da yüzünü göstermek zorunda kaldı ABD, perde neden kalktı?
Artık darbe yapamadığı için elbette. Sözde böylece istediğini yapmayan kendi kararlarını bağımsızca alıp uygulayan Türkiye’yi yaptırımlarla terbiye edecek.
Ah nerede o darbe yapabildiği o güzel günler?
Oysa onların çocukları başarabilseler, istediklerini emir telakki eden bir yönetim oluşturup tüm amaçlarını rahatça gerçekleştirebilirlerdi.
Ellerini bile kımıldatmalarına gerek kalmazdı. Ama o mutlu ve güzel günler bitti onlar için. Tarihin tozlu sayfalarında artık.
Bazı ABD’li aklı evvellere göre bu yaptırımlar, “iki ülke arasında uzlaşma ve gidilecek yolları belirleme fırsatı’’ sağlayacakmış. Hâlâ ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar.
Bilmedikleri şey artık Türkiye’nin o bildikleri ülke olmadığı. Bu devlet ve milletin her bir ferdi ABD’nin ne olduğunu ve bizimle ilgili emellerini iyi biliyor. Ülkemizdeki ABD karşıtlığının hiçbir zaman istedikleri seviyeye inmemesi de bundan. Üstelik yaptıkları onca algı operasyonuna rağmen.
Niyetleri belli, tüm dünyanın dikkatini çeken ve hızla yükselmeye başlayan Türk Savunma Sanayii’ni kendi amaçları için tehlike olarak görüyorlar.
Her geçen gün kabusları daha da şiddetleniyor.
Ne kadar düşmanımız varsa onları güçlendirirken bizim elimizi kolumuzu bağlamak isteyenlerin böyle bir sürprizle karşılaşmaları dengelerini bozdu.
Türk Milleti’nin ne zaman görülmüş boyun eğdiği. Yine eğmez, eğmeyecek.
Türkiye bugüne kadar ne yaptıysa daha büyük bir inançla yoluna devam edecek ve tüm ihtiyaçlarını yerli ve milli olarak karşılayabilecek seviyeye gelecek.
Hiç şüpheniz olmasın. Çok uzak bir gelecekten bahsetmiyoruz. Panikleri o yüzden. Ne yaparlarsa yapsınlar belki varacağımız hedefe ulaşmamızı azıcık geciktirebilirler ama asla engelleyemezler.
O günler geçti, o seviyeler geride kaldı. Cin şişeden çıktı bir kere, uyuyan aslan uyandı.
Tam bağımsız Türkiye yolunda engeller başarıyla bir bir aşılıyor. Artık bu başarıyı taçlandırma zamanı. Bunu yapacak hem güç hem de çelik irade var. Yolun açık olsun Tam Bağımsız Büyük Türkiye. Dünyadaki tüm mazlumlar hasretle yolunu gözlüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.