Ağustos böceği ve karınca
Ağustos böceği ve karıncanın örnek alınamayacak komşuluğu ve arkadaşlığı bizlere okullarda okutuldu öğretildi. Karıncanın ne kadar çalışkan olduğu ağustos böceğinin çok tembel olduğunu, yani çalışmak güzel, tembellik kötüdür anlatılıyormuş gibi yapılıp çocukların körpe bilinçaltına/dimağlarına cimrilik kazınıyor.
Paylaşmanın. Yardımlaşmanın, muhtaç olanın derdine derman olmanın önüne görünmez duvarlar çekilip bencilliğin, cimriliğin temeli kazındı / kazınıyor farkında değiliz. Fabl olarak anlatılan cimri karınca çalışkan rol model, ağustos böceği ise cır cır öten tembel olarak anlatıldı. Halende anlatılmaya devam ediliyor. Geçmişte bizlere anlatılan, şimdilerde de farkında olmadan anlatılmaya devam edilen bu fabl’ a şöyle farklı bir açıdan bakalım:
La Fonten, Ezop gibi inancımıza ve kültürümüze yabancı şahısların fabllarını tercüme edip, içeriğine bakmadan olduğu gibi çocuklarımıza anlatıp, aktarıyoruz. Mesela La Fonten’ in ağustos böceği ve karınca fablı; İçeriğin de karıncanın çok çalışkan olduğu ağustos böceğine de tembel vurgusu yapılıyor, güya karıncanın çalışkanlığı vurgulanıyor, acaba öylemi?
Hadi karıncanın çalışkanlığı kabul ettik diyelim. Bizim inancımızda bir Müslüman’ın ihtiyaç sahibine, darda kalana, düşmüşe sırt dönülmesi eli boş gönderilmesi var mı? Dinimizde bu var mı, öğretilen bu mudur? Bizim inancımızda, kültür yapımızda, geleneksel tavrımızda bizim milletimizin kapısına gelene derdini, mağduriyetini belirten komşusuna yapması gereken doğru eylem bu mudur? Düşene karşı umarsız bir tavır takınmak mıdır? Anlatılan masaldan bu çıkıyor. Burada bir şeyi anlatacağız derken çok şeyi gözden kaçırıyoruz.
Bu fablları yazanların inançlarına, kültürlerine, toplum yapısına göre böyle bir davranış tarzı normal olabilir ama bizim inancımıza da aykırı, kültür yapımıza da uymuyor.
Bu fablı çocuklarımıza örnek olarak gösterip, rol model olarak sunduğumuzda genç nesil de karınca gibi çalışkan lakin bütün kazandığını yığıp biriktirip duran cimri olur. Hiç kimseyle de paylaşmaz. Çocuklarımızdan eşi, dostu, akrabası, komşusu kapısını çalıp mağduriyetini, ihtiyacını bildirdiğinde kendisinde bolca mal yığılmış, biriktirilmiş, var olduğu halde kapısına geleni kovmaktan beter edip gelene de şimdide git biraz oyna demelerini mi istiyoruz? Lütfen bu fablı çocuklarımıza anlatırken bir kez daha düşününüz. Kaş yapalım derken göz çıkartıyoruz ve yaptığımız işin farkında bile değiliz.
Bir de adı üstünde ağustos böceği bu böcek neslinin devamı için eş bulma çağrı sesi/ cır cır etmesi ve çabasını hafife alınmaktadır. Cır cır edip bu çağrısıyla eş bulduktan sonra larvalarını emin bir yere bırakırlar. Neslinin devamı için üzerine düşen vazifesini yapıp yaz sonunda ölen ağustos böceklerine kışın dileniyor iftirası abesle iştigal ve gerçeği ters yüz etmektir, bilimsel bir gerçekliği de yoktur.
İlla fabl anlatacaksak fablları seçerek anlatalım, seçici olalım. Beydaba’ nın Kelile ve Dimne gibi fabl eserlerini de göz ardı etmeyelim. Bu tür eserler bir takım kaygıları olanların eserleridir ve bizlere daha uygun diye düşünüyorum. Vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.