SAVAŞ VE BARIŞ
Hayatı sürgünde başladı.
Dedesi 1770’de Orlof Ayaklanmasında, babası 1821 Yunan İsyanında ve 1866 Girit ayaklanmasında başı çekti.
2 yaşında bu isyanlar yüzünden sürgünle tanıştı.
Memleketi Girit Hanya yerine Yunanistan’a ait Siroz adasında büyüdü.
Bütün çocukluğu isyan ve ihtilal hikayeleriyle ve Yunanistan’a bağlanma hayalleriyle geçti.
Büyüdü ve Türklerin katledildiği son isyanlarda liderlik yaptı.
Tek hayali Yunanistan’a bağlanmaktı.
1913 yılında bunu da başardı.
Yunanistan Başbakanı oldu.
Bu dönemde ideallerini Megali İdea (büyük Ülkü) manifestosu ile bilinir hale getirdi.
İngiliz zırhlılarının korumasında İzmir’i işgal etti.
3 nesildir hayal edilen ne varsa o yapmıştı.
Derdi İstanbul merkezli batı Anadolu’yu da kapsayan büyük bir Yunanistan kurmaktı.
Savaşın ortasında seçim kaybetti.
Hem de ne işimiz var Anadolu’da diyenlere.
Ama seçimi kazananları da İngiltere teşvik etti ve Ankara’ya yürüyüş devam etti.
1922’de geldikleri gibi memleketlerine döndüler.
Başta Atatürk’ün gel de ordularını kurtar diye seslendiği Hacı Anesti ve 6 yönetici kurşuna dizildi.
Yunanistan Küçük Asya Felaketi dediği bozgunu yaşarken O Lozan’da ortaya çıktı.
1928’de yeniden başbakan seçildi.
Megali idea’dan pek bahsetmiyordu.
İlk işi İsmet Paşa’ya mektup yazmak oldu.
İnanılmaz bir şey yaptı ve 1922’de sona eren işgal girişiminden 8 sene sonra Ankara’yı ziyaret etti.
1930 Cumhuriyet Bayramı’nda Atatürk ile görüştü.
Ertesi gün Yunanistan ile Türkiye arasında sorunları sona erdiren Ankara antlaşması imzalandı.
1 yıl sonra Nobel komitesine bir dilekçe yazdı:
“Barışının sağlanmasında en değerli katkıyı gösteren kişi, Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'dır.
Barışı sağlayan Türk-Yunan paktının imzalanmasından sonra, siz Nobel Barış Ödülü saygın üyelerine, Mustafa Kemal Paşa'yı bu kıymetli ödüle layık görmekten şeref duyduğumu belirtir; adaylığını kabul etmenizi arz ederim.”
Hayatını Türklerle savaşmakla geçiren Megali İdea yani Yunanistan’ın büyük ülküsünün mimarı hayatının sonunda bu dilekçeyi yazan isim; Eleftherios Venizelos’tu.
Ama ekonomik haller ve askeri baskı devreye girdi ve Venizelos görevini bırakmak zorunda kaldı.
Sürgünde başladığı hayatı Paris’te yine sürgünde bitti.
Venizelos iki ülkenin ekonomik işbirliği cümlelerini kurarken, Megali İdea’sı darbecilere ve kiliseye kalmıştı.
Ve Atatürk’ün Nobel Barış ödülüne aday gösterilmesinden 91 yıl sonra hala bu fikrin peşinde koşuyorlar.
Venizelos-Atatürk günlerine dönülebilir mi?
Barışseverlerin savaş diyenler kadar çok sesi çıkmalı.
Dünya savaşı kuşağı büyük acıların ardından barışın değerini öğrendi.
Bu iki ülkenin çocuklarının birbirinin boğazını sıkmasını bekleyenler var. Tıpkı 1920’lerde olduğu gibi. Ha bu arada Nobel Barış ödülü tabii ki Atatürk’e verilmedi. Barışsever bir İngiliz Arthur Henderson aldı. Barışla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.