Hasan DURUCAN

Hasan DURUCAN

Ve sona gelindi

Ve sona gelindi

Evet, bir dönem daha kapandı. Malum, içerisinde bulunduğumuz ve tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle her alanda mücadele ettiğimiz bir süreçte futbol da oldukça etkilendi. Bazı istisnalar hariç tribünlerde o bilindik taraftar sahneleri göremediğimiz, zaman zaman müsabakaların ertelendiği koca bir sezon iyisiyle kötüsüyle bitti. Federasyonun sezon başında aldığı kararla lig 21 takımla oynandı ve bir sezona 42 hafta sığdırmaya çalışıldı. Hal böyle olunca zaman zaman üç güne düşen maç periyotları bile oluştu. Kimi halinden memnun iken kimisi de şikayetçi oldu. Ama her koşulda sezonun da sonuna gelindi. Alışageldiğimiz şekilde üst sıralarda şampiyonluk adına ciddi bir yarış son dakikaya kadar sürse de aşağılarda ligden düşmemek adına da görülmeye değer bir çırpınış vardı. Bizim açımızdan işin iyi tarafı, düşme potasına uzak olmamızdı. İyi bir sezon geçirdiğimizi söyleyemem. Lakin kötü bir sezon da değildi. Lig başlamadan birkaç gün önce hocası takımın başından ayrılan bir takım düşündüğünüzde ve sona gelindiğinde bir çok takımı altına almak bu sözü söyleme cesaretinde bulunduruyor. Tabi başarı sadece yeşil saha içerisinde olmuyor. Bu işin tekniksel olduğu kadar yönetimsel bir boyutu da var. Takip edenler elbette daha derinden biliyor ki resmi bir açıklama olmasa da olağanüstü bir kurul düzenlenecek. Lakin ortada birçok belirsizlik de var. Kovid önlemleri sebebiyle kurullar ay sonuna kadar toplanamayacak. Peki bu süreçte aday ve adaylar çıkar mı? Mevcut yönetim devam etmeyi istiyor mu? Revize edilip tekrar aday olur ve adaylar çıkarsa rekabet yaşanır mı? Önünüzde birden fazla bilinmeyenli denklem var ve bunların biran önce açıklığa kavuşması gerekiyor. Kavuşacak ki seçilen yönetim teknik ekiple ya güven tazeleyecek ya yolları ayıracak. Her halükarda sözleşmesi bitip takımdan ayrılanlar olduğu gibi takıma kazandırılması gereken yeni transfer süreci de devreye girmiş olacak. Malum, 100.yılımıza da giriyoruz. Hal böyle olunca ortak noktada buluşmak da zor gibi görünüyor. Çünkü herkesin bir beklentisi var ve bu da camiayı yol ayrımına sokuyor. Kimi flaş transferlerle şampiyon olacak bir kadro istiyor, kimi altyapıyı geliştirerek düşme hattından uzak bir takım izlemeyi arzu ediyor, kimisi de gelecek adına maddi kaygılardan ötürü borcu kontrol altında tutan, orta sıralara oynayan bir kadro ile yol izlenmeli diye savunuyor. Her görüşe saygımız olmakla birlikte bu elbette bizim istediğimiz gibi de olmuyor. Söz dönüp dolaşıp yine yönetime bağlanıyor. Bu da demek oluyor ki ivedi şekilde kurulun yapılıp biran önce sezonun planlanması gerekiyor.

Teknik açıdan da ilginç bir süreci geride bırakıyoruz. Takımın başında bu sezon hiç maça çıkmayan Bülent Korkmaz dönemi başlamadan bitti. İsmail Kartal ile hayalin ötesinde hayalperest olarak adlandırabileceğim ilk beş hedefi parola haline gelmişti ki ligin ilk yarısında, şampiyonluk mücadelesi verecek olan Beşiktaş'ı dört golle yenmemiz biran umudu olmayana bile ilaç oldu. Galatasaray, Fenerbahçe gibi takımlardan galibiyetle heybesine üç puanı atan temsilcimiz dikkatleri üzerine çekerken Denizli, Ankaragücü, Rize, Antalya, Gençlerbirliği gibi yarış içerisinde rakibi olan takımlara karşı kaybettiği puanlarla hedefinden uzaklaştı ve ilk yarının sonunda 23 puanla kendisini düşme hattının hemen üzerinde 16.sırada yer buldu. Mutlak galibiyet parolasıyla çıkılan Antalya ve Gençlerbirliği maçlarında kaybedilen iki puanlar ve Beşiktaş maçında alınan skordan ziyade 10 kişi kalmış rakip karşısında sergilenen oyun İsmail Kartal ile olur olmaz arasında yaşanan kaosu karşılıklı feshe götürdü. Akabinde İlhan Palut'lu 18 maç dönemi başladı. Palut ile ilk maçımızda kupanın çeyrek finalinde kupada final oynayacak ve ligi şampiyon olarak tamamlayacak Beşiktaş'a penaltılarda elenerek başladık. Denizli, Alanya, Malatya galibiyetleri ile nefes alan camia büyük ölçüde rahatlamış olsa da Rize'de atılan üç gole karşılık yenilen beş gol hüsrana uğrattı. Karagümrük’ü 5-1, ardından yıllardır yenemediğimiz Göztepe’yi İzmir’de tek golle mağlup eden Konyaspor bir nebze de olsa içi yananlara su serpti. Böylelikle Palut ile 6 galibiyet, 8 beraberlik ve 4 mağlubiyet ile alınması gereken 54 puanın 26'sını hanesine yazdırdı. Sezon boyunca 120 puanın ise 50'sine ortak olarak 21 takımlı sistemde ligi 11.sırada bitirmiş oluyoruz. Palut öncesinde 22 maçta alınan 24 puana karşılık kendisi 1,44 puan ortalamasıyla saf tutmuş oldu. Bu kadro ve içerisinde bulunduğumuz bazı olumsuzluklara rağmen kayda değer bir ortalama olarak görüyorum. Mevcut veya gelecek yönetimin ne arzu ettiğine bağlı olarak herşey ilerleyecek ve zaman her şeyin ilacı gibi görünüyor. Burda ki en büyük hassas nokta ise, zamanı kontrol altında hızlı yönetebilmek olarak görüyorum. Bu vesileyle önce takımımızı verdiği mücadeleden ötürü tebrik ediyor, süper lige çıkan takımları da kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan DURUCAN Arşivi