Yeni bir heyecana, alkışlarla
Yazmak, zor zanaattir vesselam. Ulu orta her yerde, herkesle, bol keseden, noktasına virgülüne dikkat etmeden, konunun nereye varacağını düşünmeden konuşursun ama iş yazmaya geldi mi hiç de o kadar dışardan göründüğü gibi kolay olmaz. Zihninde onlarca tilki döner ama kalemi eline aldığında bazen dakikalarca anlamlı bir cümle kurmak için didinip durursun. Yazarsın, yazdığını beğenmez siler siler tekrar karalarsın. Söz kulaktan girer, girdiği gibi de uçar gider. Ama bilirsin ki mürekkep ile bir köşeye not edilen herşey daima kalıcı olur. Bizde hasbel kader yaklaşık altı yıldır bu camiada derdimizi yazarak anlatmaya çalışıyoruz. Çoğu zaman üzüntüleri dile getiriyor kimi zaman da ortak sevinçlerimizi paylaşıyoruz. Çoğu zaman üzüntüleri diyorum çünkü; gün geçtikçe yaşadığımız dünyayı insanoğlu olarak öyle bir hale çevirdik ki bazen onca olumsuzluğun arasından güzellikleri cımbızla çekip almak gerekiyor ki buda zaten zor olanı iyice zorlaştırıyor. Şöyle de bir durum var, öyle alıştık ki aslında bazı hüzün ve drama, çoğunlukla olan biteni de izler olduk.
***
Søren Kierkegaard "Meseller" adını verdiği o meşhur kitabında; "Bir tiyatronun kulisinde yangın çıkmıştı. Bir soytarı sahneye çıkıp seyircileri haberdar etti. Herkes şaka söylüyor sandı, bir alkış koptu. Soytarı yine aynı şeyi tekrarladı; alkışlar daha da arttı. Ben dünyanın da işte böyle, söylenenin bir şaka olduğunu sanan cin fikirli şaka severlerin sıradan alkışları altında yerle bir olacağını düşünüyorum." diye tarih not düşmüş. Aynı şekilde Faransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Jean Baptiste Poquelin, bilinen popüler ismiyle Moliére; son eseri olan "Hastalık Hastası" oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar, yere yığılır. Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar. Ama Moliére gerçekten ölüyordur ve aynı gece ilerleyen saatlerde verem sebebiyle hayata gözlerini yumar. Moliére, tabiri caizse ölüme alkışlar içinde gider.
***
Farklı coğrafyalarda çıkan savaşlar, bunun neticesinde yetim veya öksüz kalan çocuklar, sefalet içerisinde yaşayan başka kıtanın insanları, farklı enlem ve boylamda hiç uğruna katledilen doğa; yanan bir dünya ve tüm bunları yaparken seyreden, seyrederken de alkışlayan yine biz insanlarız. Ama her şeye rağmen ben umudumu kaybetmek istemiyorum. Yeni bir yılın ilk günlerinde, yayın hayatına dolu dolu başlayan, elinizde tuttuğunuz gazetenin bu ilk sayılarında sizlerle burda buluşmanın, ilk köşeyi sizlerle paylaşmanın keyfini yaşıyorum. Umarım BBN ailesi şehrimize, vatanımıza ve milletimize hayırlı olur. Sevdiklerimiz ve sevenlerimizle birlikte yeni yıla güzel anlamlar katabilmek ümidiyle diyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.