KONYA HABER
Konya
Parçalı az bulutlu
17°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,3638 %0,43
48,7596 %0,66
4.850,29 % 0,25
Ara

Gelenek mi, Fırsatçılık mı?

YAYINLAMA:

Bugünlerde çarşı pazara çıkanlarınız ürünlerin fiyatlarındaki artışlara şahit olmaktadır mutlaka… Ne de olsa on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif ufukta gözüktü değil mi? Hemen zam üstüne zamlar başladı.

Ramazan ayı, paylaşmanın, dayanışmanın ve bereketin simgesi olarak görülür. Ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan yaklaşırken temel gıda ürünlerine yapılan zamlar, vatandaşın gündeminden düşmüyor. Peki, bu durum bir ekonomik zorunluluk mu, yoksa fırsatçılığın bir yansıması mı?

Öncelikle, gıda fiyatlarındaki artışın sadece Ramazan ayına özgü olmadığı gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Küresel ekonomik dalgalanmalar, döviz kurlarındaki değişimler ve tarım sektöründeki maliyet artışları, fiyatların yükselmesine neden olan başlıca faktörler arasında yer alıyor. Ancak her yıl Ramazan öncesinde özellikle un, şeker, yağ, et ve bakliyat gibi temel gıda maddelerinde ani artışlar yaşanması, vatandaşın aklına "Bu işin içinde başka bir şey mi var?" sorusunu getiriyor.

Tüketici dernekleri ve ekonomi uzmanları, bu zamların büyük ölçüde arz-talep dengesizliği ve spekülatif hareketlerden kaynaklandığını belirtiyor. Bazı üretici ve satıcılar, Ramazan ayındaki yüksek talebi öngörerek fiyatları önceden artırıyor ve stokçuluk yaparak bu durumdan kazanç sağlamaya çalışıyor. Hal böyle olunca, en çok etkilenen yine dar gelirli vatandaş oluyor.

Peki, bu döngüyü kırmak mümkün mü? Ya da nasıl kıracağız? Elbette burada devreye mutlak otorite yani devletin demir yumruğunun girmesi gerekiyor. Devletin fiyat denetimlerini sıklaştırması, stokçulara yönelik yaptırımları artırması ve tüketici bilincini yükseltmeye yönelik adımlar atması, en önemli çözümler arasında gösteriliyor. Aynı zamanda, kooperatiflerin ve belediyelerin uygun fiyatlı satış noktaları kurarak rekabeti artırması da fiyatları dizginleyebilir.

Sonuç olarak, Ramazan ayı fırsatçılığa değil, paylaşmaya vesile olmalı. Üreticiden tüketiciye kadar herkesin bu bilinçle hareket etmesi, hem vatandaşın cebini koruyacak hem de toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *