Büyük Taarruz’un 100.Yılı
Büyük Taarruz’un 100.Yılı
Bu sene 100.yılını kutladığımız Zafer Bayramı, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Atatürk'ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için her yıl 30 Ağustos günü kutlanan ulusal bir bayramdır.
Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Atatürk, taarruz kararını Haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü. Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başlamış, başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur.
Büyük Taarruz adı gibi büyük bir destandır ve bu büyük destanın içinde pek çok destanlar barındırır. Bunlardan biri de şudur;
Dumlupınar Şehitliği’ne giderseniz şayet, en tepedeki Büyük Mehmetçik anıtına çıkarken merdiven basamaklarının sağında kucağında bir asker taşıyan Mehmetçik anıtı vardır. Bu anıtta yağız bir Türk askeri ve kucağında yaşlı bir başka asker tasvir edilir.
1912'de balkan savaşı patlak verdiğinde Çetmilli Ali Çavuş savaşa katılmak üzere evinden çıktığında geride bıraktığı oğlu Mehmet henüz 8 yaşındadır. Ali Çavuş Balkan Savaşları’ndan sonra takip eden yıllar içinde sırasıyla, Galiçya, Hicaz, Yemen ve Kafkasya'da cepheden cepheye koşarak 11 yıl köyünden ve ailesinden uzak kalmış, milli mücadele başlayınca da doğu cephesinden Kurtuluş Savaşı'na koşmuştur.
Bu geçen 11 yıl boyunca Mehmet büyümüş, yağız bir delikanlı olmuş, o da babası gibi Milli mücadeleye katılmak için orduya yazılmıştı. Baba ve oğulun yolları nihayet cephede kesişir. Dumlupınar'da başkomutanlık meydan savaşında 19 yaşındaki alay sancaktarı Mehmet Onbaşı ile Ali Çavuş karşılaşırlar. Birbirlerine sarılıp hasret giderirler. Lakin bu sevinç ve bu kavuşma, hasret giderme bir hayli kısa sürer. Kavuşmanın sabahındaki süngü hücumunda (31 ağustos) Çetmilli Ali Çavuş, şehit olur. Onbaşı Mehmet, babası ile bir kez daha gurur duymuştur.
Babasının şehit olmasının üzerinden henüz birkaç gün geçmişken Onbaşı Mehmet de 9 Eylül'de İzmir'e doğru yürüyen birliklerimizin içinde şehit düşer. Böylece baba ve oğul, ikisi de şehit olarak birbirlerine kavuşmuş olurlar.
Şehitlikte bronzdan yapılmış bu ikili heykelde genç oğul şehit babasını kucağında taşımaktadır. Anıtın altındaki mermer kitabede ise bu hikaye anlatıldıktan sonra "Yüce kahramanları minnet ve şükranla anıyoruz" şeklinde yazı vardır.
“Kahramanlar can verir yurdu yaşatmak için.” Tarihimiz bunun gibi nice destanlarla, kahramanlıklarla doludur. Büyük Taarruz’un 100. Yılında Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi, bu mücadeleye katkı vermiş herkesi saygı ve minnetle anıyoruz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.