Efsaneleriyle Galata Kulesi
İstanbul denince akla ilk gelen simgelerden biri Galata Kulesi. Acaba kulenin yapım aşamasında yüzyıllarca sürecek hikayelere, büyük ayrılıklara, ölümsüz kavuşmalara ev sahipliği yapacağı düşünülmüş müdür dersiniz?
Hakkında anlatılan sayısız hikaye kulaktan kulağa yayılarak bugünlere kadar gelen bu ünlü kulenin en bilinen efsanelerini sizinle paylaşmak istedim. Belki hepimiz kendimizden bir şeyler buluruz bu hikayelerde. Bu çağda en büyük ihtiyacımız inanabileceğimiz efsaneler belki de. …
İlk efsanemiz Romalılar dönemine dayanıyor. Roma geleneklerine göre birbirini gerçekten seven çiftlerin Galata Kulesi’ne ilk kez birlikte çıktıklarında, onların mutlaka evlenecekleri inanılırmış.
İşte bu dönemde yaşayan birbirine sevdalı iki genç varmış. İkisi de aşklarından yanıp tutuşuyorlar ve gözleri birbirlerinden başkasını görmüyormuş. Ama gençler ailelerini bir türlü ikna edememişler evlenmeye. Tek çareleri kalmış Galata Kulesi’ne birlikte çıkmak. O zamana kadar kavuşamaz denilen ne aşıkları kavuşturmuş kule. İkna edilemez denilen ne aileler çocuklarının evliliğine razı olmuş. Olsa olsa Galata’ya çıkmak bizi kurtarır demişler.
Ama genç adamın içini kemiren ve sevdiğinin bilmediği bir durumu varmış. Delikanlı daha önce bu kuleye çıkmış, hem de başka bir kız ile birlikte. O zamanda delikanlı daha toy, sevmediği bir kızı kandırmak için Galata Kulesi’ne çıkarmış, kandırmışta ama sonra sevdiği ile karşılaşınca diğer kızlara kapatmış yüreğini ama büyük bir vicdan rahatsızlığı da var içinde. Gecelerce düşünmüş ama açamamış içini genç kıza. Sonunda genç kızın ısrarlarına dayanamamış ve bir gece gizlice Galata Kulesine çıkmışlar. Büyülü bir gecede İstanbul’un muazzam manzarası tüm ihtişamıyla önlerine serildiğinde tüm kalbiyle kavuşmayı dileyen genç kız artık umutsuzlukların çözüleceğine inanmış ama genç adamın gözleri hep gölgeli, hüzünlüymüş.
İşte tam o anda gökyüzü delinmiş, karanlık hava şimşeklerle birlikte aydınlanmış, o güne kadar görülmemiş bir yağmur başlamış. Aşıklar şaşırmışlar, ne yapacaklarını bilememişler, koşarak kaçmışlar kuleden. Genç adam gerçekleri kıza anlatmak zorunda hissetmiş ve yolları bir daha birleşmemek üzere ayrılmış. O günden sonra kuleye çıkan aşıklardan biri daha önce Galata Kulesi’ne başkasıyla çıktıysa bu tılsımın bozulacağına inanılmaya başlanmış.
Bir başka efsaneye göre Galata ve Kız Kulesi birbirlerine aşık ama karşısındakinin sevgisinden emin olamayan iki kuleymiş. Ve aralarında yer alan boğaz nedeniyle asla kavuşamayacaklarını bilirlermiş. Ama bunu bilmek ne sevdalarını bitirirmiş, ne de özlemlerini azaltırmış. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin bir gün Galata Kulesi’ne çıkıp Avrupa yakasından Anadolu yakasına uçmak istediğini kuleye anlatmasıyla Kule’nin içi umutla dolmuş. Ve aşkla yazdığı tüm mektupları Kız Kulesi’ne iletmek üzere Hezarfen Ahmet Çelebi’ye teslim etmiş.
Ahmet Çelebi’de mektupları heybesine attığı gibi kendini Galata’nın surlarından uçsuz bucaksız gibi görünen gökyüzüne doğru uçmaya başlamış. Uçuşu sırasında Kız Kulesi’nin üzerine gelince mektupları kulenin üzerine bırakmış. Aşkının karşılıksız kalmadığını gören Kız Kulesi mektuplardan sonra daha da güzelleşmeye başlamış. Galata’da bu güzellik karşısında sevgisinin tek taraflı olmadığını anlamış. Birbirlerine duydukları aşkları sayesinde yüzyıllar boyunca her şeye direnerek bugüne kadar gelmişler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.