İnsan Hayatına “Umut” Olmak
Ülkemizde her yıl 3-9 Kasım tarihleri arasında her yıl “Organ ve Doku Bağışı Haftası” olarak kutlanmaktadır. Tedavisi yalnızca organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından biridir.
“Organ nakli”, vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir.
Kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesi de organ bağışıdır.
Türkiye organ nakli faaliyetleri için yeterli donanıma, deneyimli nakil ekiplerine ve nakil merkezlerine sahiptir. Aşılması gereken en önemli sorun kadavra bağış oranındaki yetersizliktir. Unutmamak gerekir ki, her bağış yeni bir hayattır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ naklinin caiz olduğunu bildirmiş ve organ bağışını, insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır.
Organ Nakli ile Hayata Dönenler
2006 yılında karaciğer hastası olan ve durumu kötüleşen 61 yaşındaki Fatma Gökduman’ın hayatı film gibi bir hikaye ile kurtuldu. Doktorların 1 hafta ömür biçtiği ve yapılacak bir şey kalmadığını söyleyerek, “Eşinizi eve götürün. 1 hafta size misafir” dediği Gökduman, organ nakli ile hayata tutundu.
Haber olan Gökduman’ı televizyonda izleyen bir kişi kızına “Ölürsem organlarımı bağışla. Sana vasiyetim olsun” dedi. Bu vasiyetten 2 ay sonra hayatını kaybeden babanın karaciğeri, televizyonda izlediği ve organ bağışına karar vermesine neden olan Fatma Gökduman’a nakledildi. O zamanlar Gökduman’a yapılacak olan ilk organ nakli son anda vazgeçildiği için gerçekleşmemişti. O dönem 50 yaşında olan Gökduman’ı ziyaret eden ve bağış yapan aile ise organın nakledildiği Fatma Gökduman’ı görünce gözlerine inanamadı.
Yurt dışında 20 sene işçi olarak çalışan 4 çocuk babası Mehmet Uray, 10 yıl önce diyabet ve çeşitli hastalıkları nedeniyle bir böbreğini kaybetti. Tek böbrekle hayatını sürdüren ve rahatsızlığı ilerleyince bir süre önce memleketine dönen Uray, Kars’ta diyaliz tedavisi görmeye başladı. Kadavradan nakil için 1 yıl önce Erzurum’daki Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Organ Nakli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezine müracaat eden Uray’a 38 yaşındaki oğlu Hüseyin Uray’ın böbreğinin uygun olduğu belirlendi. Başarılı ameliyatla böbrek nakledilen Mehmet Uray, oğlu sayesinde yeniden sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.
Kistik fibrozis hastalığı ile mücadele eden ve 11 yıldır oksijen tüpüne bağımlı olarak yaşayan 19 yaşındaki Emine Mutlu, kendine uygun akciğerin bulunması ile sağlığına kavuştu. 11 yıl boyunca yaşamsal fonksiyonlarını gerçekleştireceği en ufak hareketlerin bile kendisi için çok zor olduğunu kaydeden Mutlu, geçirdiği operasyon sonrasında oksijene bağımlı olmadan nefes alabilmesinin kendisini çok mutlu ettiğini söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.