ORMANLARIMIZ YANIYOR BİZ DE…
En önemli doğal kaynaklarımızdan biri olan ormanlar; artan nüfus ve giderek genişleyen tarım arazileri, kentleşme ve sanayileşme gibi nedenlerle yoğun bir baskı altındadır. Ülkemizde ormanların azalması ya da ekonomik olarak verimsizleşmesi, artık güncel bir sorundur. Orman azaltıcı faktörlerden birisi de, orman yangınlarıdır.
Akdeniz Havzasında milyonlarca yıldan bu yana orman yangınları meydana gelmektedir. Yaz aylarında sıcaklık 40 0C’yi aştığı ve nispi nem yüzde 30’un altına düştüğünde kuru dal, yaprak, kozalak gibi yanıcı madde yükü taşıyan orman, daha fazla yanıcı hale gelmekte ve büyük çoğunluğu insan kaynaklı olan yangınlar yaşanmaktadır. Resmi rakamlar 10 yangının 9’unun insan kaynaklı olduğunu göstermiştir. Bu yangınlar yangının öncesi, yangın ânı ve yangının sonrası olmak üzere 3 aşamada ele alınır:
Yangın öncesi, önemli bir aşamadır. Bu aşamada yapılacak bilinçlendirme çalışmaları ve alınacak önlemler, insan etkisiyle çıkan yangınların büyük oranda azaltılmasını sağlayacaktır. Orman Genel Müdürlüğü, uçak/helikopter filosu ve yangın söndürme personeli ile kurumsal olarak yangına hazır olmalıdır. 2021 yılındaki yangınlarda bu konu ne yazık ki büyük bir tartışma konusu olmuş ve 2019 yılındaki İzmir yangınından bu yana yol alınmadığı ortaya çıkmıştır. Uçak/helikopter filosu konusunda Türk Hava Kurumu yetkili olabilir. Tüm standartları Orman Genel Müdürlüğü ile koordineli bir şekilde belirlenmiş, istenen sayıda uçak ve helikopter her yıl yangın sezonu öncesi hazır hale getirilebilir. Ya da OGM kendi bünyesinde bu filoyu kurabilir. Artık bu konu, her yıl binlerce yangına maruz kalan ülkemiz için bir tartışma konusu olmaktan çıkmalıdır.
Orman yangınları, hem sayı hem de alansal olarak artış eğilimindedir. İnsanların ormanlara müdahalesindeki artış, bunun başlıca nedenidir. Ülke genelinde HES, RES, taş-kum ve maden ocağı, aşırı odun üretimi, kamu yatırımları, çöp depoları ve enerji nakil hatlarının önemli bir bölümü orman içindedir. Bu olumsuzluklara iklim değişikliğinden kaynaklanan ve sıklaşmaya, süresi uzamaya başlayan sıcak dalgaları da eklendiğinde yangınlar daha da artmaktadır. Bu bağlamda yapılması gerekenlerin başında orman varlığımızın tümüyle korumaya alınması, izinlerin durdurulması ve kızılçam ormanlarındaki yanıcı madde yükünün azaltılması gelir. Bunlarla birlikte;
İnsanımızın ormanlarımız konusunda daha da bilinçlendirilmesi, çevre kirliliği,küresel mevsim değişiminin,ormanları sayesinde aşılabileceği gerçeği toplumumuzda temel bilinçlendirme konularından biri olmalı
Türkiye'de her on orman yangınından dokuzu insan faaliyetleri sonucunda çıkıyor. Yıldırım düşmesi nedeniyle çıkan yangınlar hem sayı olarak az hem de etkiledikleri alan olarak kısıtlı. İnsan faaliyetleri içerisinde ise en çok yangına neden olan faktörler anız yakma, sigara izmariti, enerji nakil hatlarından çıkan kıvılcımlar, piknik ateşi ve çoban ateşi gibi ihmal kaza kategorisine giren etkenler. Kasıtlı olarak çıkarılan yangınlar ise sayıca daha az.
Orman yangınlarının sayı ve etki gücü olarak azaltılması yalnızca devlet kurum ve kuruluşlarının çabaları ile ulaşılabilecek bir amaç değildir. Yurttaşlar olarak bizlere de düşen büyük sorumluluklar bulunmaktadır. Bu sorumlulukları yapılması ve yapılmaması gerekenler olarak iki başlık altında toplamak olanaklıdır.
Çünkü ormanlarımız devletin değil bütün toplumun ortak malıdır. Ve hiçbir ayırım gözetmeksizin korumalı ve hatta desteklemeli elimizden geldiğince gelecek nesillere sağlıklı, yaşanabilir bir memleket teslim etmeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.