Hümeyra KARADAĞ

Hümeyra KARADAĞ

SESİMİ DUYAN VAR MI?

SESİMİ DUYAN VAR MI?

6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de 11 ili etkileyen ve 50 binden fazla can kaybına neden olan
Kahramanmaraş Pazarcık merkezli saat 04.17'de yaşanan 7,7 büyüklüğündeki ilk depremin ve bundan yaklaşık 9 saat sonra meydana gelen Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğündeki ikinci deprem…
Evet, bundan bir yıl önce ülkemiz maalesef o kara güne uyandı.
En son beyanatlara göre 50.000’in üzerinde insanımız can verdi bu depremlerde
Gerçekten de deprem çocuk, genç, yaşlı demeden can aldı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. O gece kurduğumuz hayallerin, planladığımız işlerin, hazırlığını yaptığımız şeylerin saat 4.17 de bir enkaz yığınının altında kalacağını kim bilebilirdi. Kim derdi ki bazı şeylerin son olduğunu bilmeden hareket ettiğimizi; son sevgi cümlelerini sarf etmek, son kez sarılmak, son kez bir şeyleri kağıda dökmek, son kez buluşmak, son kez tartışmak, son kez dinlemek, son kez görmek ve son kez hissedip ayrılmak gibi. Kimileri için hayat bir noktalı
virgül gibi son buldu; tamamlanmayı bekleyen işler, koşulması gereken yollar, dokunulması gereken hayatlar ve son demler…
Hayat bazıları için defteri kapatmayı, bazıları içinse satırları sonuna kadar doldurmayı uygun görür. O yüzden yaşamı çok ciddiye almamak lazımdır. Gördük, şahit olduk ki zengini de fakiri de mutlusu da mutsuzu da toprak altında. İşte yaşamın ciddiye alınmaması gereken noktada tavrımızı, insanlığımızı ele almamız gerekiyor.
Bugün de yaşıyoruz ama bugün kadar geçmişten alınması gereken dersleri ve geleceğimizde o yönde şekil vermeyi unutuyoruz. Geçmişte bu topraklarda yine büyük depremler oldu (Erzincan Depremi, Çaldıran Depremi, 1999 Gölcük Depremi, 1999 Düzce Depremi, 2003 Bingöl Depremi, 2011 Van Depremi, 2020 Elazığ Depremi, 2020 İzmir Seferihisar Depremi) ve birçok can kaybettik. Bu depremin bize gösterdiği en büyük şeylerden biri de
bizim geçmişten ders almadığımızdır. Geçmişi takmadığımızdır. Depreme dayanamayıp yıkılan çoğu binada alanı
genişletmek için kolonların kesildiğini, mahkemelerde devam eden davaların zabıtlarından anlıyoruz. Umuyoruz ki gerekli dersler alınır ve gereken yapılır.
Depremzedelerle konuşurken en çok şu lafı duydum "Ölmedik ama ölümden beter olduk." Gerçekten duyguların tarifini yapmak çok güç. Anlatılanlar belki bir nebze durumu izah edebiliyor. sıkmadan muhabbet kuşunu tutan çocuktan GÜVENİ; bulunduğunda "Önce kedimi kurtarın" diyen çocuktan MERHAMETİ; kurtarılırken "Enkazdan çıkamam, çıkarsam babam sıkışır." diyen çocuktan SEVGİYİ; "Önce anneme bakın, sesi kesildi." diyen 8 yaşındaki çocuktan EVLAT OLMAYI; Anında umre parasını depremzedelere gönderen Edirneli amcadan ADAMLIĞI; Odunlarınızı, yorganlarınızı koydum yavrularım diyen Amasyalı ninemizden ANALIĞI; Bunu da başkalarına verin, onlar da nasiplensin diyen Hataylı Muhammed'den İNSANLIĞI; gördük…
Deprem bölgesinde hiç bir çıkar gözetmeden giden sivil toplum kuruluşları, dernekler, diğer ülkelerden gelen yardım ekipleri kısacası yardım eden herkes için buruk hatıralar hala canlı.
Neyse ki, bu acı günler geride kaldı, Yaralar sarılıyor. Bambaşka şeyler yazmayı düşünüyordum, ama hatırladıkça bu yazı böyle oluştu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hümeyra KARADAĞ Arşivi