Hümeyra KARADAĞ

Hümeyra KARADAĞ

ZAFERİMİZ ÇANAKKALE’DE AMA SEVİNCİ HER YERDE

ZAFERİMİZ ÇANAKKALE’DE AMA SEVİNCİ HER YERDE

18 Mart Çanakkale Zaferimizin üzerinden tamı tamına 108 yıl geçmiş oldu. Sadece Çanakkale değil, o dönemde savaştığımız diğer cephelerde de nice büyük eşsiz kahramanlıklar, fedakârlıklar yaşandı, Çanakkale’yi diğerlerinden ayıran ise; Çanakkale, o hepimizin bildiği işgal planlarının kilit noktası idi. Çanakkale geçilebilseydi, hiçbirimiz şu an sahip olduklarımıza ve özgürlüğümüze sahip olamayabilirdik, en başta ulu önderimiz M. Kemal Paşa olmak üzere, memleketimizin geleceği için, “Ya istiklal Ya Ölüm” diyerek, canlarını ve sahip oldukları her şeyi, bu aziz milletimizin mukaddesatına en ufak halel gelmemesi için feda edenlere, Allah’tan Rahmet diliyorum. Hepsinin ruhları şad olsun.

Tabi bu sevincimiz buruk, son zamanlarda ülkemizin üst üste yaşadığı felaketler halen aklımızda. Bir yanımız kırık, dökük, üzgün ve hayat devam ediyor.

Çanakkale’de ülkemiz Birleşik Krallık, Fransa ve Çarlık Rusya’sının oluşturduğu, itilaf devletlerine karşı mücadele etmiş, ağırlıklı olarak İngiliz askerleri ve donanması ile yoğun çatışmalar gerçekleşmiştir. Sizlere bugün, tüm dünyanın, ortak bir konsensüsle “Bu, Türklerin Zaferidir” diyerek, kabullendikleri Çanakkale Zaferi hakkında neler söylediklerini ve hatıralarını paylaşmak istiyorum;

İlk Olarak İngiliz General, Ian Hamilton (Donanma Komutanı)’un, Yüksek Askeri Mahkeme deki ifadesi sırasında, okunan günlüğünden birkaç kesit okuyalım;

“Artık Türk Toprakları üzerindeyiz… Türkler çok cesurlar ve görüldükleri yerde korku saçıyorlar. Ancak dünyada bizim askerlerimizden daha iyi yetiştirilmiş asker yoktur. Bizimkiler askerliğin ruhuna vakıftırlar ve tam bu meslek için yaratılmışlardır. Belki de hepsi ölecektir, âmâ Türk’leri yola getireceklerdir.”

Mayına çarparak batan Fransız gemisi “Bouvet” in batışını izlerken;

“Kanımız donmuş, bakışlarımız donuklaşmıştı. Gözlerimizi gemiye dikmiş, batıp batmadığını anlamaya çalışıyorduk. Mürettebat ana güvertede toplandı ve gemiyi terk etti, Maalesef batmıştı…

Donanmanın mağlubiyetini ifade ettiği satırlar ise söyle;

“Dev cüsseli mağrur gemilerimizden, boğazın her iki yakasına da hışımla saldıran o koca filodan (109 adet) meydana gelen kortej, şimdi tabut nakleden bir cenaze arabasının arkasında gider gibiydi”

Ardından başlayan kara harekâtı ile ilgili ise şöyle diyordu Hamilton; okuyalım,

“Yardımına sığındığımız Tanrım! Senden pek ender bir istekte bulunuyorum, biz bu kayalıklarda (Arıburnu) Osmanlı Sultan’ının kara kalbine hançerimizi sapladık. Hançer eti henüz deldi.” derken donanmasını İstanbul önlerinde hayal ediyordu General Hamilton; Nitekim öyle olmadı, Mustafa Kemal Yarbay rütbesi ile Anafartalar Grup Komutanlığı’na atanmıştı. Son olarak, geri çekilme başlayınca halefi, Fransız General Monro’ya söylediği söz;

“Çok başarılı bir geri çekilme yaptık!”

Mahkemede artık gücü tükenip, düştüğü acıklı durumdan kurtulamayacağını anlayınca meşhur sözünü söylemiş; “Biz orada Türk’lerle baş edebilirdik, Ancak biz tanrının ordusu ile savaştık” diyerek yenilgisini kabul etmiştir.

Yine Çanakkale’de esir düşen bir deniz subayının o günlere ait hatıralarına bakalım;

Gemiden indirildikten sonra tek sıra halinde yürüyerek askeri barakaların olduğunu düşündüğüm yere getirildik.

Halk sokaklarda bize bakıyordu ne bakışları ne de davranışlarında en ufak aşağılayıcı, düşmanca bir tavır yoktu. Türk askerleri bizlere yeni kıyafetler verip, üzerimizdeki kıyafetleri götürdüler; bir tercüman aracılığı ile bir Türk Subayı kendimizi bir esir gibi değil, Devletlerinin onurlu bir misafiri olarak görmemizi ve ne istersek kendisine iletmemizi, yapmak için elinden gelen yapacağını söyledi.”

Esir düşen bir diğer subay ise, adının Sultanhisar olduğunu söylediği torpido gemisine alındıklarını ve aynı gemi ile İstanbul’a götürüldüklerini yazmış ve” Bizlere iyi davranıldı, ancak denizaltımızın hareketleri ve daha başka denizaltının olup olmadığı sorgulanırken birkaçımıza sert davrandılar.”

Türkler tarafından esir edilen insanların, kamplarda, futbol oynayabildiklerini, hayvan besleyebildiklerini, fotoğraf çektirip ülkelerindeki ailelerine gönderebildiklerini, kendi yazdıkları belgelerden anlıyoruz, Acaba onlar esir aldıkları askerlerimize aynı muameleyi yapmışlar mıdır?

Son olarak; Dünyada savaş otoritesi olarak kabul edilen bir Generalin sözlerini sizlerle paylaşayım;

“Dünya da Türkler ile savaşmayan hiçbir asker, ben savaşma sanatını biliyorum diyemez” sebebi sorulduğunda ise cevap daha ilginçtir.

“Türklere bakın hep sırtlarından vurulmuşlardır, oysa onların vurduklarına bakarsanız hep göğsünden vurulmuştur.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hümeyra KARADAĞ Arşivi