Hümeyra KARADAĞ

Hümeyra KARADAĞ

ZAMAN NE ÇABUK GEÇİYOR

ZAMAN NE ÇABUK GEÇİYOR

Geçtiğimiz cumartesi günü 15 Temmuz gününü yaşadık. Bundan tam 7 yıl önce hepimizin hafızalarında çeşitli hatıralarla kalan ama hatırlamak istemeyenlerin de kolayca sebebi olayca anlaşılacağı bir gece yaşandı.

Zaman ne çabuk geçiyor. Sahi biz ne yaşadık? Çoğumuzun kafasında halen bu soru var mı bilmiyorum, ama cumartesi günü benim aklıma o talihsiz gece ve sonrasında yaşananlar geldi. O gün anlaşılması güç, yapılma nedenlerinin bir mantığa oturmadığı olaylar silsilesinin amacı, ülkemizin sahip olduğu temel değerleri yıkmak ve sözüm ona kendi hegemonyalarına uygun bir yönetim tarzı oluşturmaktı.

Allah’a şükür ki, ordumuz, polisimiz, siyasi liderlerimiz ve en önemlisi halkımızın sağduyusu galip geldi ve ayrıca 252 insanımız hayatları pahasına vatanını ve onun sahip olduğu değerleri ve bu necip milletin istikbalini yekvücut olup nerden geldiği ve ne yaptıkları asla belli olmayan insanlara bırakmadılar.

Acaba o insanların aklına hiç gelmemiş midir ki vatanının bekası için daha önce de defaatlerce, anadan, yardan, serden geçen bu millet bunu tekrar yapmaz mı, tereddüt eder mi? Cevap gayet belli, bir an bile düşünmez, tıpkı o gece olduğu gibi.. Elbette hepimizin aklında kalan resimlerden biri, 60 tonluk tankın önüne tek başına dikilen vatandaşımız, ya da havadaki helikopterin aşağıya inmesini takip eden vatandaşımız; tabii ki burada görülmesi gereken bu insanların davranışlarındaki inanç, ruh ve asalettir…

Neyse ki bunların hepsi geride kaldı. Ve 15 Temmuz mücadelemizin zirvesi, şanlı milletin zafer gününü, gururumuz, kahramanlarımız 15 Temmuz şehitlerimizi, darbecilerin durdurulmasının sene-i devrinde dualarla, hasret ve özlemle anıyoruz.

Darbe girişiminin ardından eski CIA direktörü ve Türkiye ve Ortadoğu ile ilgili yazdığı kitaplarla bilinen Graham E. Fuller, Huffington Post için Gülen’i savunan ve Türk hükûmetinin darbe girişime karşı verdiği tepkiyi eleştiren bir yazı kaleme aldı. Yazıda şu ifadeleri kullandı (Fuller 2016) “Gülen yıllardır kendi takipçilerinin, hatta dini inancını açık eden herhangi birinin, dışlandığı bir orduda ciddi bir darbeyi Organize etme kapasitesine sahip değildir. Türk istihbaratı yıllardır bu hareketi takip ediyor… Neden Gülen kendi görüşlerine böylesine ters ve [Recep Tayyip] Erdoğan’a karşı en zayıf olduğu bir zamanda bir darbe yapmayı tercih etsin ki? Üstelik Fuller’e göre, Gülen hareketine karşı “Stalin tarzı bir tasfiye politikası izleyen” Erdoğan’ın yönetimi altındaki Türkiye, hızlı bir şekilde uluslararası düzlemde dışlanmış bir devlete dönüşüyor ve kendi sonunu hazırlıyor.”

Tabi eski direktörün göz ardı ettiği şeyler vardı; bu şekilde üstünkörü, halkın devleti, vatanı, kısaca mukaddesatı hakkında kendileri gibi olduğunu zannetmesi, insanların doğru ve yanlışı artık rahatlıkla görebilmeleri, olayları bütün çıplaklığı ile görebilmemizin dışında o gün, toplumumuzun sağduyusunun, devletine, kendi gücüne olan inancının ne seviyede oluğunu tüm dünya bir kez daha gördü.

Bu millet; istikbalin üç beş çapulcunun, nerede ne yaptıkları belli olmayan insanların eline bırakılamayacağını ve dahi bırakmayacağını tüm dünyaya gösterdi. Herhalde bu, onlara uzun yıllar boyunca Türkiye hakkında hüküm verirken tekrar tekrar düşünmelerine sebep olur. Çünkü 16 Temmuz artık bu ülkede başka bir dönem olarak başladı. Ve en önemlisi ki, artık karşılarında, hakkında uzakta sırça saraylarda verilmiş kararları kabul edecek bir halk, bir devlet yok. O eski Türkiye’yi hafızalarından silseler iyi olacak çünkü o günlerde bir kez daha anladık ki bize bizden gayri dost yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hümeyra KARADAĞ Arşivi