Hüseyin Altay

Hüseyin Altay

ÖSYM’nin soruları ve Deli Bekir’in yırtılan yakası!

ÖSYM’nin soruları ve Deli Bekir’in yırtılan yakası!

Malum geçen hafta sınav haftasıydı. 2 milyondan fazla öğrenci üniversite kariyerlerine adım atmak adına sınav salonlarında ter döktü.

Sınav sonrasında öğrencilerin büyük bölümü boks sporunda rakibinden aldığı darbeler sonucu yeri düşmek üzere olan boksörler gibi grogi olmuştu. Nakavt olmamışlar ancak aldıkları darbeler sonucu epey sendelemekteydiler. Soruların bir kısmının zorluğuyla ilgili serzenişler öne çıkarken özellikle matematik sorularına ilişkin isyan vardı. Uzmanların söylemlerine göre de pandemi şartlarında oldukça zorlu bir psikolojik atmosferde sınava hazırlanan öğrenciler için sınav beklenenden daha zor geçmişti.

Geçen yıl Türkçe sorularından yana şikayet varken bu sene matematik sorularının zorluk derecesinin yüzde 80 olduğu ifade ediliyordu.

Tepkiler kimine göre haklıydı kimine göre de haksızdı. Sınav sonrasında “çalışana hepsi kolay” ya da “beyin bedava” gibi söylemler de ortaya çıksa da öğrenciler bu sınavlar nedeniyle sosyal, psikolojik ve fiziksel anlamda büyük çöküntü yaşıyor. Özellikle ruhsal çöküntülerin tamiri de uzun zaman alıyor.

Bir de  “yeni nesil sorular” adını verdikleri ve süslü kelimelerle “MEB’in açıkladığı kazanımlar kapsamında ve bilgiyi yorumlayan ve işlem becerisi yüksek olan öğrenciler”in yapabileceği vurgulanan soru tipleri var. Hani şu oku oku bitmeyen sorular.

****

Çok sevdiğim 20 yıllık matematik öğretmeni bir dostumun sınav sonrasında “…Gerçekten yeni nesil sorular ile öğrenciler daha mı başarılı oldular şimdi? Matematikten nefret eden kişi sayısı günden güne artmıyor mu sizce?” şeklinde bir paylaşımını okudum.   Devamı da özetle şöyleydi:  “Matematiğe yıllarını vermiş birisi olarak artık öğrencilerin matematikten nefret ediyorum cümlesini gururuma yediremiyorum.  Her yıl on binlerce öğrenci özellikle matematikten duyarsız ve nefret etme noktasına niye geldi diye hiç araştırdınız mı?  Sınavlarda matematiğe neredeyse artık bu ön yargı yüzünden dokunmayacak hale geldiler. Bunun bir açıklaması olmalı, örnek aldığımız gelişmiş bir ülke falan mı var bilmediğimiz? Evet sınavda birkaç tane görsel yeni nesil olabilir, bunu da anlayabilirim belki ama sınavın neredeyse tamamı bu şekilde olunca matematiğe önyargılı bir gençlik yetişmekte ve bu öğrencilerin yeni nesil matematik fobisi bizlere yarası kapanmayacak daha büyük sorunlar doğurmakta maalesef…

****

Sayın Hocam haksız mı sizce? ÖSYM ya da lise öncesi sınavları hazırlayan MEB neden bu kadar zor sorular hazırlıyor. Amaç gerçekten seçici olmak mı? Ya da seçmenin başka yolları yok mu?

Çok merak ediyorum bu “kazık” soruları hazırlayanlar, 1 soru için 1 sayfa yazı okutanların “empati” gibi bir duygusu var mıdır? Ya da acaba soru hazırlayıcı muhterem zevat o verilen süre için bir denemeye tabi tutuluyorlar mıdır? Yoksa “yırtılan yaka Deli Bekir’in yakası” hesabı tüm ihale öğrenciye mi bırakılmaktadır? Ne buyurdunuz?

Elbette seçiciliği yüksek, zor sorular olacak. Ancak bunun bir sınırı olmalı. Eğitimin her kademesinde ezberci eğitim yaygın bir şekilde devam etmesine rağmen sınava gelince “ezberci öğrenci” değil, “okuduğunu anlayıp yorumlayan, bilgileri yoğurup yeni bilgiye ulaşan öğrenci” arıyoruz.

Öğrenciden “kazanım” adı altında öğrendiklerini gerçek hayata aktarmasını istiyoruz ancak sınavdaki sorulardan kaç tanesi gerçek hayatla ilişkilendirilebilir ki?

Bir müddet sonra sonuçlar açıklanacak ve tıraşımız önümüze dökülecek. Bakalım kaç öğrenci tüm soruları doğru yapacak, kaç öğrenci de sıfır çekecek. Net ortalamaları ne olacak? Nasılsa ihale öğrenciye kaldı. Bakalım bu yıl kaç çocuğumuzdan vazgeçmişiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Altay Arşivi