Hüseyin Altay

Hüseyin Altay

Saman başaklayan çiftçi!

Saman başaklayan çiftçi!

Kurban Bayramı’nda sıla-i rahim yapmak üzere Kadınhanı-Polatlı yolunu kullanarak memlekete gittim. Yol boyunca meraklı gözlerle etrafı incelerken dikkatimi “susuzluk” çekti. Kim bilir belki yurdumuzun kuraklıktan kasıp kavrulması belki de son dönemde üst üste yaptığımız kuraklık ve dış havzalardan Konya Ovası’na su getirilmesi yönündeki haberlerin etkisiyle algıda seçicilik bu yöndeydi. Ya da acı gerçek tüm çıplaklığıyla yüzümüze vuruyordu.

Peki neydi bu canımızı acıtan, yüreğimize kor ateş düşüren bu manzaralar?

İlkin sap saman başaklayan (hasattan sonra tarlalarda, bağlarda kalmış döküntüleri toplama) bir amcaya rastladım. Doğrusu hiç mi hiç alışık olmadığım bir tabloydu. Sapı alınmış bir tarladan tırmık yardımıyla saman kırıntılarını derliyordu amcamız. Öyle ya fukara ne yapsın, ahırdaki hayvanına yedirmek için birkaç çuval sap elde etse fena mı olur? Yemin, samanın fiyatı ortada. Hayvancılık yapmak bile yürek işi olmuş.

Ovanın içerisine kıvrılınca bu kez bizi boynu bükük ayçiçeği tarlaları karşıladı. Susuzluktan kurumaya yüz tutmuş, boyları bir karışı geçmeyen bu bitkiler bakalım tarla sahibinin verdiği emeğin yaptığı masrafın karşılığını verebilecek mi?

Sonra hasadı yapılmış uçsuz bucaksız tarlalarda otlayan koyun sürülerini gördüm. Kavurucu sıcaklarda bir yudum suya hasret kalmış bu canları sulamak için patpatlara, römorklara su tankları yüklenmiş ve oluklar yardımıyla seyyar olarak hayvanlara su veriliyordu. Öyle ya su kaynakları hızla tükeniyor, sondaj suyu bile 300 metreden çıkarılıyor.

Zor dostum zor… Çiftçilik de hayvancılık da zor. Bir taraftan günden güne artan maliyet diğer yandan su sıkıntısı küçük çiftçiyi yoruyor, yıpratıyor hatta bırakmaya zorluyor.

Yolculuğun finalinde bizi kurumuş Sakarya Nehri karşıladı. Konya sınırlarının tükendiği, Eskişehir ve Ankara topraklarının buluştuğu topraklara hayat veren şanlı Sakarya Nehri ne yazık ki kuraklık ve vahşi sulama kurbanı olmuş. Sulama birliği köylere nöbetleşe su tanzim ediyor. Hatta bununla da kalmamışlar tarlalar kanal üstü ve kanal altı diye ayrılmış ve kanal üstüne yeşil (şeker pancarı, soğan, haşhaş vs) ekimi yasaklanmış. Diğer bölgeler de sıra gelirse ve su yeterse sulanacak.

Maalesef Anadolu’da tablo bu.

Toprak, insanlar, hayvanlar “suuuuuu” diye bağırıyor.

Su yönetimi ve eylem planı şart diyoruz ama açık söylemek gerekirse eğer Cenab-ı Allah, sonsuz rahmetinden kara toprağa birkaç katre vermezse vay halimize!

Görüldüğü gibi ortada yürek sızlatan bir fotoğraf var. Yıllarca anız yangınlarıyla sap ve samanı hoyratça yakan insanoğlu ne yazık ki bugün adeta tarlanın dibinde kalan sapları yolacak noktaya geldi.

Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk’un Twitter’deki şu paylaşımı da içerisinde bulunduğumuz durumu özetliyor. “Asayiş sadece polisin sorunu değil, herkesin ortak tasasıdır ya da hastanelerin yoğunluğu sadece sağlık çalışanlarını etkilemez tüm halkı etkiler, ya KURAKLIK?” diyen Başkan Konuk’un kuraklık afatına ilişkin paylaşımı şöyle:

 

Saman başaklayan çiftçi!

 

Herkese hayırlı günler dilerim. Yüce Yaradan bu toprakları ve üreten gücümüzü korusun, rahmetini üzerimizden esirgemesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüseyin Altay Arşivi