Uzay yolculuğu ile “evde su iç de çık” arasında sıkışıp kalmak!
Ülke olarak sıkıntılı günlerden geçmekteyiz. Ne yazık ki bu sıkıntının kaynağı yine ekonomi. Adına ister yanlış yönetim deyin ister küresel gelişme isterse dış mihrakların saldırısı… Gerçek olan şu ki; ekonomik bir buhran yaşanıyor. Ve alım gücü günden güne azalıyor. Özellikle maaşlı kesim için durum kötü.
Tablonun diğer yanında ise günden güne daha da zenginleşen kesim var. Onlar krizi fırsata çevirmeye daha fazla kazanmaya devam ediyor. Kazanan ile işimiz yok. Allah daha çok versin der geçeriz. Bizi ilgilendiren dar gelirli, ayın sonunu getiremeyenler ve sofrasına koyacak peynir zeytini bulamayandır. Devletin tüm sosyal yardım olanaklarına, başka hiçbir ülkede olmayan yardım kuruluşları, STK’lar ve hayırsever desteklerine rağmen ekonomik anlamda yoksunluk çeken bir kesim var ve sayıları her geçen gün artıyor. Nasıl artmasın markete girilecek gibi değil. Zam üstüne zam geliyor. Böyle bir ortamda iktidarın işi hiç kolay değil. Zira yakın çevremden de biliyorum en koyu AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan fanatikleri bile artık yutkunuyor, tepki gösteriyor, itiraz ediyor dahası “buraya kadar!” diyor.
Seçim öncesi büyük viraja giriliyor. 20 yıldır siyasette esip gürleyen, silindir gibi rakiplerini ezen geçen bir lider kolay pes etmeyecektir. Mutlaka bir hesabı vardır. Olacaktır, olmalıdır. Değilse kimse düne de bakmaz.
20 yılda ülkeye sayısız hizmetler getirmiş, toplumun önemli bir bölümüne “refah” katmış AK Parti ve Erdoğan’ın son projesi herkesçe malum olan uzay projesidir. Milli Uzay Programı çerçevesinde bir Türk vatandaşının uzay istasyonuna gönderilmesi sürecinin başlatıldı. Ancak biz bugün bu projeyi değil A takımdaki bu büyük vizyona karşın gerek teşkilatları gerekse de seçmen kitlesinde inanılmaz bir vizyon uyumsuzluğuna değinelim. Ortada cidden garip bir tezat, sinir bozucu çıkışlar var. Her geçen gün de yenilerine tanık oluyoruz. İktidar partisi ve kitlesi içerisinde vatandaşa hiçbir şeyin iyisini layık görmeyen bir kesim türedi. Yeme, içme, gezme, tatile çıkma, araba alma, ev alma, 3+1 değil 2+1 al, çocuğunu özel okulda okutma… Son zamlar ve canı yanan vatandaşlara karşın bu kesimin bu fütursuz söylemleri daha fazla can sıkıyor. Hatırlarsınız geçenlerde bir sokak röportajında su fiyatlarından yakınan bir vatandaşa hacı emmim, “Su içme, sabah evinden suyu iç çık. Eskiden su mu vardı, yağmur suyu vardı” gibi birtakım sözler sarf etti. Bir tarafta “uzay yolculuğu” diğer yandan “yağmur suyu iç” söylemi… Keşke bunlar yerine; bizim insanımız her şeyin en iyisine layıktır. Hans’a layık görüleni Hasan’a da yakıştırabilsek değil mi?
Biz ulu bir milletiz ve her şeyin en iyisini hak ediyoruz. Yeter ki birlik olalım. Her konuda ikiye bölünmekten vazgeçelim. Bir tarafın “ak” dediğine hemen karşı tepki gösterip “kara” demeyelim. Toptan kabulcülük ya da toptan retçilik ile bir yere varamayız. Cenab-ı Allah akıl nimeti vermiş. Bunu kullanalım. Doğruya doğru eğriye eğri demeyi başarır, hakkaniyet çizgisinden şaşmazsak her şey daha güzel olur. Değilse uzaya gitme hesabı yaparken suyu evimizde içip sokağa çıkmaya da zorlanırız, Alman’ın 42 bin lira asgari ücret aldığı bir dünyada 4 bin 250 lira almaya da...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.