Hüseyin Altay

Hüseyin Altay

Yine ithalat kılıcı çekildi

Yine ithalat kılıcı çekildi

Kıymetli okurlarım anımsayacaktır; geçen haftaki yazılarımızda milletin efendisi olan köylülerimizin, çiftçilerimizin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekmiş ve maliyetlerdeki bu artışların sürmesi halinde üretimin tehdit altına gireceğini, tarımsal sürdürebilirliğin imkansızlaşacağından dem vurmuştuk.

Sosyal medyada dolaşan rakamlar maalesef olayın vahametini ortaya koyuyor. Geçen yıl bin 800 TL olan ÜRE gübrenin fiyatı 4 bin lirayı geçmiş, 2 bin 250 lira olan taban gübresi ise 6 bin liraya sınırına dayanmış. Dövizdeki dalgalanmalar da sürüyor. Muhtemelen bu satırları okurken çoktan yeni zamlar gelmiştir!

Biz bu şartlarda çiftçilik artık çok zor, bakanlığın harekete geçmesi gerekir derken her fırsatta olduğu gibi “ithalat” kılıcı çekildi.

Tarım bakanlığı 320 bin ton arpa ve 400 bin ton buğday ithalatı için harekete geçti. Açıklamada “Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan hububat fiyatları üreticilerimiz tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. Ancak ülkemizde bu yıl ciddi boyutlara varan tarımsal kuraklık, hububat ekili alanlarda verim kaybına neden olmuş, hasat ilerledikçe kuraklığın etkisi belirgin hale gelmiş ve öngörülen arz açığı nedeniyle, hasadın henüz başı olmasına rağmen hububat piyasa fiyatları artışa geçmiştir. Hasat döneminde piyasada oluşan yüksek fiyatlar, hububatı hammadde olarak kullanan besici, yetiştirici ve yem üreticilerinin maliyetlerini arttırmakta, hayvansal ürünlerin tüketiciler aleyhine yüksek fiyatlara ulaşması ve gıda enflasyonu riskini taşımaktadır” ifadelerine yer veriliyor.

Bakanlık kendince tedbir almaya çalışıyor, son tüketiciyi korumayı da amaçlıyor. Bardağın bir tarafından bakınca son derece doğru bir hamle. Ancak ithalat hamlesinin çiftçinin işini daha da zorlaştıracağı da kesin. Başta gübre olmak üzere girdi fiyatları yüzde 100’ü geçen üretici daha hasat sezonu yeni başlamışken bu fiyat baskılanması ile karşı karşıya kalmaktan hiç hoştun kalmayacaktır.

Günü kurtarmak yerine kalıcı hamlelere ihtiyacımız var. Bunun yolu da dışa bağımlılıktan kurtulup yerli ve milli üretim çalışmalarına yeni halkalar eklemektir.

 

*****

 

BİR ÇUVAL İNCİRİN B.K EDİLMESİ

Köy yerinde ikindi vakti, yandaki arsaya bir karga kondu. Tedirgin ama ürkek değil. "Gakk!" Biraz etrafı kolaçan etti. Sağa sola baktı, yere pisledi. Sonra kanatlandı, gitti. Gece bir domuz girdi o arsaya. Karganın pislediği yeri eşeledi. Domuz eşeledikçe toprağın üstündekiler alta indi. Aylar sonra bir fidan bitti orada. Yavaş yavaş büyüdü. Dal oldu, yaprak oldu ve bir ağaç oldu; İncir ağacı...

Önce karıncalar sardı ağacı, sonra sinekler, sonra börtü böcekler, en son da kuşlar...

Böcekler ağacın filizlerini, meyvelerini yedi, kuşlar böcekleri, alakargalar da incirleri…

Hayvanlar alemi o ağacın çevresinde bir dünya kurmuşlardı kendilerine; karganın pisliğiyle harcı karılan, domuzun eşelemesiyle temeli atılan bir dünya...

O yan arsada yaşam böyle süregiderken, bir insan çıktı ortaya. Arsayı satın almış. Önce duvarlarla çevirdi dört tarafını. Üstünü tel örgülerle sardı. Böylece domuzlar gelmez oldu. Sonra börtü böcekten şikayet etti. Etrafı zehre boğdu. Karıncalar, sinekler, böcekler bir bir öldü. Ardından onları yiyen kuşlar. Sadece bir ağaç kaldı ayakta. Hayvan mezarlığında bir incir ağacı. Tek başına. En son onu da kesti adam. Oradaki hayatı bitirdi. Bir çuval inciri b.k etti!

Ne kadar güzel bir hikaye değil mi? Mesaj da ne kadar net… İşte insanoğlu olarak bizler maalesef doğanın en büyük katiliyiz. Avcıların en zalimi, doğa katliamcıların en merhametsizi, doymak bilmeyen nefsinin kölesi, hırslarının kurbanı olmuş zavallı canlılar…

Ve gelinen noktada yaşadığımız dünyaya bir bakar mısınız? Bir tarafta kuraklık, diğer yanda doğal afetler denizlerde ise dalga dalga köpüren ve adına müsilaj denilen garabet…

Biz o incir ağaçlarını yok ettikçe, doğayı yaşatmak için değil de yok etmek için mücadele ettikçe daha neler göreceğiz kim bilir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Altay Arşivi