“Sonbahar mevsimini aralamaya başladığımız bugünlerde henüz tatilini yapmayan kaldı mı?” diye sormak bazılarımızı incitir. Bu yüzden tatil yapıp yapamayanı sorgulamak yerine tatilin güzelliklerinde ve gerekliliğinden bahsetmek gerekir düşüncesindeyim. Günümüzün baş döndürücü nitelikteki hızlı ve tempolu yaşamında, iş, okul, aile vs… gündelik yaşam ve sorumluluklarımız arasında sıkışıp kalıyoruz.

Zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamadan günleri, haftaları hatta ayları deviriyoruz. Ne yazık ki bu hızlı döngüde kendimize ve ailemize yeterince vakit ayıramıyor; bedensel ve zihinsel yorgunluğumuzu atamıyoruz. İşte bu yüzden tatil şart diyoruz. Tatil yapmak bir ihtiyaçtan çok daha fazlasını barındırıyor. Tatil yapmak hatta bunu düzenli hale getirebilmek hem bedenin hem de zihnin dinlenmesini sağlayacaktır.

Ofislerde, plazalarda uzun süreli ve yoğun tempolu çalışmak stres ve yorgunluğun vücudumuzda birikeceği adeta kanser hücreleri gibi olumsuz birikimler oluşturacağı aşikar. İşte birkaç günlük de olsa bu stresli ortamdan uzaklaşmak, tatil yapmak bu yükleri azaltır, enerjimizi tazeler ve ruhi huzurumuzu yeniden kazanmamıza yardımcı olur. Böylece, kendimizi yenilenmiş ve motive olmuş hissederiz.

Ayrıca unutulmamalı ki tatil, sadece dinlenmek değil; aynı zamanda yeni deneyimler kazanmak, farklı kültürleri keşfetmek ve dünyaya daha geniş bir açıdan bakmak için mükemmel bir fırsattır.

Pahalı olmak zorunda değil. Bize asgari düzeyde de olsa konfor sağlayan, şehirden uzaklaşabileceğimiz bir küçük tatil bile bizde çok şeyi değiştirebilir.

Gelin imkanlarımızı zorlayalım. Küçük de olsa bir tatil yapalım. Ailemize bu imkanı sağlayalım. Çocuklarımız da okul maratonu öncesinde zihnen ve bedenen dinlenme imkanı bulur. Ailemiz monoton yaşamdan kurtulur. Biz de iş stresini ardımızda bırakabiliriz.

Deniz tatili, doğa tatili ya da köy dinlencesi. İnanın hiç fark etmez. Neye imkanımız varsa. Gücümüz hangisine yetiyorsa bir küçük tatil ile kendimizi ödüllendirelim. İyi tatiller diliyorum.