Konya
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8729 %0,77
47,8724 %1,05
4.383,41 % 0,12
Ara

Deprem ve Konut İlişkisi

YAYINLAMA:

Ülkemiz 6 Şubat’ta 11 ilimizi etkileyen büyük bir depremle karşı karşıya kalmıştır. Depremde binlerce canımız giderken yaralı olarak kurtarılanlarından bir kısmı da ampute olmuştu. Ülkemiz bir aktif fay hattı üzerinde olduğu için deprem gerçeği ile sürekli yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Tarihi süreç boyunca birçok büyük depremler yaşadık ve binlerce insanımız ne yazık ki öldü.

1939 Erzincan, 17 Ağustos 1999 İstanbul ve 12 Kasım 1999 Gölcük depremleri yakın zamanda yaşadığımız büyük yıkımlardır. Peki bu büyük felaketlere karşı alabileceğimiz en büyük tedbir nedir diye sorsak cevabınız ne olurdu? Tabi ki bina sağlamlığı ve kat durumu. Özellikle deprem bölgesinde olan illerimizde en önemli dikkat edilmesi gereken hususlardan biridir. 20.yy başlarında artmaya başlayan yüksek kat ile insanlar köylerden farklı sebeplerden dolayı göç etmiş ve bu da dikey yapılaşmanın artmasını tetiklemiştir. O yıllarda devletin şehir planlaması yapmaması ve düzensiz insan yoğunluğunun olmasına neden olmuştur. İnsanların konut ihtiyacı karşılamak için hızlı bir şekilde dikey yapılaşma olmuştur. Yapı denetiminin olmaması ve bina da malzeme hırsızlığı gibi durumların yaşanması da bunun bir cabasıydı. Son yıllarda iyice artan yapılaşma artık şehirleri bir beton yığınına çevirdi. Yüksek binaların artması deprem riski olan bir yerde büyük risktir. Bana Japonya örneğini verecek olanlara şunu söylemek isterim. Oradaki depremin oluş şekli ile ülkemizdeki deprem oluş şekli farklıdır. Evet onlar da yüksek binalar var fakat onlar ciddi bir yapı denetim kontrolü sağlamışlardır. Konutlaşma da dikey mimari arttıkça depremle ilişkisi de sürekli olmaya devam edecektir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan insanların yaklaşık %75’i tek katlı müstakil evlerde yaşamaktadır. Aynı şekilde Rusya’da nüfusun hemen hemen yarısı müstakil evlerde yaşamaktadır. Bu ülkelerin topraklarını geniş olduğu için yatay ve müstakil yapılaşmaya uygun diye düşünebilirsiniz. Peki bu durum ülkemizde olmuş olsa şöyle ilginç bir durum çıkıyor. Eğer bütün evler müstakil ve tek katlı olsaydı bir Muş ilimiz büyüklüğü kadar yer kaplayacaktı. Küresel ve kapitalist sistem size bazı şeyleri imkansız ve zor gösterir. Kat sevdasından vazgeçip doğaya toprağa yakın olabileceğimiz müstakil evlere geçebilmek ümidiyle. Cuma günü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramınızı da şimdiden kutluyorum.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *