Kadim Şehir Konya
Yaklaşık 9000 yıllık bir geçmişe sahip olan Konya medeniyetlerin merkezi olmuştur. Her devirde kesintisiz bir yerleşime ev sahipliği yapmıştır. İlk yerleşimlerden olan Çatalhöyük ile başlayan Konya'nın yolculuğu Roma ve Bizans devirleri derken Selçuklular döneminde zirveye çıkmıştır. İlk planlı yerleşimiyle, ürettikleri sanat ve yeniliklerle Çatalhöyük kadim tarihte yerini almıştır.
Şehirleşme olgusunun ve medeni kültürün yerleşik düzen aldığı bu kadim şehrin ulaşabileceği en üst nokta başkent olmasıydı. Bir şehir başkent olmuş ise her zaman başkenttir. Selçuklular döneminde ilim ve bilim alanında zirve de olmuştu. Bunun en güzel örneği mütefekkir bir alim olan dünyanın tanıdığı Hz. Mevlâna Celalettin Rumi idi. Şems ile başlayan ilim ateşi şehirde iliklere kadar hissedilmişti. Çağın ötesine geçen bu anlayış da İslami akidenin ve duruşun vücut bulması etkili olmuştu. Büyük alimlere, münevver şahsiyetlere ve bilim adamlarına ev sahipliği yapmıştır. Sayısız medresesi ile ilime ve bilime ışık tutmuş müstesna yerlerden biridir. Sanatın taşla, kerpiçle buluştuğu ender şehirlerdendir Konya. Şehrin hâkim noktasına yapılan Alaeddin cami ve hemen aşağısındaki Kılıç Aslan Köşkü eski yapılardan. Moğolların akın akın Anadolu’ya gelip yağma yaptığı dönemde bu toprakların ilimsiz kalmasını engellemek için Karatay Medresesini yapan büyük devlet adamı Celalettin Karatay da bu şehre adını silinmeyecek şekilde yazdırmıştı. Konya her zaman inançların merkezi olmuş, sadece semavi dinlere değil pagan inancının da merkez noktalarından biri olmuştu. Aziz Pavlus’un geçtiği ve Hristiyanlığı anlattığı yer olmuştu. Bizans imparatoru Konstantin’in annesi Helena’nın yaptırdığı Anadolu’nun ilk kiliselerinden olan Aya Eleni Kilisesi burasının inancın merkezi olduğunun bir kanıtıydı. Yine Osmanlı devleti zamanından kalan şehre manevi bir iklim havası katan Kapu Camii ve yine bedestenin en güzel camilerinden olan Aziziye camii.
Tarihi geçmişi dokusuyla, kültürü ile, dili ile her zaman farklı olmuştur. Edebiyatımızın müstesna şahsiyetlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar, “Beş Şehir” kitabında Konya'yı şu sözlerle tarif eder. "Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bir serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufku daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır.”
Tarihi özüne kültürüne dönen bir Konya'nın aşamayacağı engel yoktur. Şehirle bütünleşmek için tarihi dokusunu özümsemeli, kültürünü bilmeli, değerlerine sahip çıkmalıdır. Eski mahallelerinde çarşılarında ve eski insanlarında alacağımız hava ve etkileşim bizi daha da fazla bu şehre bağlayacaktır. Unutmayın bir başkent her zaman başkenttir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.