Kaybolan İnsani Değerimiz

Son yüz yılda insanlık olarak çeşitli sınavlardan geçtik. Ve başarısız olduğumuz her sınavda insanlığımızdan bir değerimizi kaybettik. Toplumsal kitleleri etkileyen olaylarda olması gereken tepkileri yeterli oran ve düzeyde veremedik. 20.yüzyılın başı ile I. ve II. Dünya savaşları, Kore savaşı, Bosna savaşı, ülkelerin kendi içlerindeki iç savaşlar bütün enerjimizi ve insanlığımızı yok eden dinamiklerdi. Zalimin daha fazla kan akıttığı mazlumun sesinin kısıldığı bir dönem yaşadık ve yaşıyoruz. Hitler o dönem nasıl alkışlandıysa bugün de Netanyahu alkışlandı. Nasıl Srebrenica’da büyük bir soykırım yapıldıysa şimdi de Gazze’de aynı soykırım yapılıyor. Tarih sürekli tekrar ediyor acı bir şekilde. Bunlar yaşandıkça da kaybolan merhametimiz, vicdanımız ve insanlığımız oluyor maalesef.

Mazlumların gözü yaşlı iken sevinç naraları atan zalimlerin varlığı bütün insanlık için tehlikedir. Yapılan barbarlıklar, zulümler hep bizden bir şeyler götürüyor. Zalimin karşısında dik duramadığımız her an vicdanlarımızın bitmeye yakın olduğu andır. Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi “Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem; Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.” Sözleri ne kadar da manidar. Bosna savaşından sonra Bilge lider Alija’nın şu sözleri de beynimizde yankılanıyor. “Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” Tam günümüzdeki insanları anlatan bir söz ve yine tarihe düşen şu harika sözünü ne yazık ki tekrar yaşıyoruz.” “Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır…” Gazze soykırımını ve dünyadaki diğer sistematik soykırımlara şahit oluyoruz. Olaylara kitlesel tepki vermek de yetersiz kalıyoruz. Boykot çağrıları yapıldığı zaman herkes bir an da bunun için ayağa kalkıyor fakat 1 ay sonra ne yazık ki unutuluyor ve sıradanlaşıyor. Sevgili Ayçin Kantoğlu’nun şu anlamlı sözünü paylaşmak istiyorum. “Boykota karar vermek an meselesidir. Ama boykotu devam ettirebilmek şahsiyet meselesidir.” Hepimizin şahsiyetli ve onurlu bir duruşa ihtiyacımız var. Teknolojinin, Sosyal Medya’nın insanlığımızı yenemediği güçlü karakterler olmalıyız. Hakkaniyetli, vicdanlı ve merhametli insanlar olmalıyız. İnsanların bireysel düzelmeleri toplumsal düzelmelere de etki edeceği için kendimize öz eleştiri yapmalı ve nasıl iyi bir insan olmak için çabalamalıyız. Tarihte yeni acıların yaşanmaması için hep birlikte iyi bir insan olabilmek ümidiyle.