İnsanoğlu dünya da bulunduğu zamandan bu yana yeni yerler keşfetmiştir. Araştırmacı, gezgin ve kaşif bir varlık olmuştur. Onun yeni yerler keşfetmesi de yeni şeylerinde icat edilmesine vesile olmuştur.

Gezgin olmak aslında yaratılıştan gelen bir özelliktir. Tarih boyunca büyük yer değiştirme durumları bunu desteklemektedir. Kavimler göçü bunun başlangıcındaki büyük olaylardandır. Birçok nedeni olan bu göçün aslında temelde insanların yeni yerlere gitme arzusu da yatmaktadır. Sonrasında Coğrafi keşifler ile insanlar yeni kıtalar keşfetmişlerdir.

Amerika kıtasının keşfedilmesiyle beraber insanlar yeni yerleri öğrenme ve görme şansı elde etmiştir. Yeni ve farklı yerlerin keşfi ekonomik ticari turistik anlamda bir canlılık katmıştır. Dinimizde de gezmek ile ilgili bazı hadisler de mevcuttur. Bir hadiste “geziniz sıhhat bulunuz.” Kısmı geçmektedir. Her ne kadar zayıf hadis olduğunu söyleyenlerde olsa bu söz birçok anlam barındırmaktadır.

İnsan ruhu, kâinatta kabul edilen hareket kanununa bağlı olarak hareket etmekle istirahat eder ve mutlu olur. Çalışan kişilerin, tembel kişilere göre daha mutlu oldukları saptanmıştır. Eskiden atalarımız hareket berekettir derler. Ayrıca, her yenilikte bir lezzet vardır. Seyahatte de yeni mekânlar, yeni havalar, yeni arkadaşlar, yeni meşgaleler olur. Bu çok yönlü yeniliklerden dolayı da ruhta bir ferahlık oluşur, bu da insan sağlığına yardım eder.

166 ülkeyi gezen bir seyyaha sormuşlar. Gittiği yerlerdeki yaşlı insanlarla konuşan seyyah onlara hayattaki en büyük pişmanlığınız nedir diye sorar? Cevap verenlerin % 95’inin cevabı bir yerleri gezmemek olduğu yanıtını vermiş. Hayatta pişman olmamak için imkanımız olduğu müddetçe gezmeliyiz.