Lgbt terimi ilk olarak 1980'lerin ortaları ve 1990'lı yılların başında farklı isimlerle anılsa da en son bu terim kullanılmaya başlanmıştır. Lgbt (lezbiyen, gay, biseksüel ve trans) topluluk olarak adlandırılmış olup kendilerini topluma onur yürüyüşleri(!) ile kabul ettirmeye çalışan bir gruptur.

Eşcinsellik tarihine baktığımız zaman MÖ 2000-3000 arasındaki döneme kadar uzanmaktadır. En eski yazılı belgeler Eski Mısır, Sümerler ve Hititlere kadar uzanmaktadır. Hatta Hititler de MÖ 1400'lerden kalma Hitit yasasında erkeklerin kendi aralarında evlenmelerine izin veren maddelere rastlanılmıştır. Eski çağlardan günümüze değin gelen bu sapık anlayış hep var olmuş ve toplumları ifsat etmiştir. Ve bu sapkın anlayışın karşısında en ön saflarda Peygamberler ve onların destekçileri yer almıştır. Rabbimiz Kur’an’ı kerimde bu çirkin davranıştan sakınmamız gerektiği ile ilgili Araf, Hud, Hicr, Şuara, Neml ve Ankebut surelerinde anlatmaktadır. Bazı ayetlerden örnek verecek olursak; Araf Suresi, 81. ayet: "Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın) bir kavimsiniz." Şuara Suresi, 165. ayet: "Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz?” Şuara Suresi, 166. ayet: "Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıyorsunuz. Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz."

Lut peygamber kıssasında geçen bu olaylarda rabbimiz bu durumu açıkça sapkınlık ve azgınlık olarak belirtmektedir.

Fıtrata ters bir durum olan bu vaka karşısında durmak çok önemlidir. 18 Eylül Pazar günü İstanbul Saraçhane’de Lgbt’ye karşı yapılan yürüyüş geleceğimiz ve insanlık için önemli bir adımdı. Ülkemizde bu ve bunun gibi benzer sapkınlıkları reddediyor ve bunlara destek verenlere karşı tepkimizi ve irademizi koymamız gerektiğini savunuyorum. Bu gibi oluşumlar toplumun çekirdeği olan aile yapısını baltalamaktadır. İslam aile yapısını korur ve herkes İslam şemsiyesinin altına girmelidir.