Pandemide vicdani ve ahlaki sorumluluk
1,5 yılı aşkın bir süredir hayatımızın bir parçası olan daha doğrusu hayatımızı hastalığa göre şekillendirmek zorunda kaldığımız bir koronavirüs pandemisiyle karşı karşıyayız. Bitti, bitecek, aşı çözüm, bağışıklık çare derken zaman akıp gidiyor ancak bu pandeminin biteceği yok.
Hatta sanki yeni varyantlarla birlikte iş daha da sarpa sarıyor.
Ne olacak bilen yok. Aşı tek çıkar yol deniyor ancak aşının da koruyuculuğu yok. Hastalık yeniden 30 binlerde, günlük ölüm sayısı 300’lere çıkmış.
Sağlık Bakanlığı renklerle boğuşuyor. Şuradan bunu baz alırsak mavi, oradan onu baz alırsak kırmızı…
Sonuç; sıfır elde var sıfır.
Alışmaktan başka çare yok. Koronavirüse boyun eğmeden, tedbirlere mümkün olduğu kadar uyarak hayatımızı yaşamak zorundayız.
Süreç bu şekilde ilerlerken aşı taraftarlarıyla aşı karşıtları arasındaki agresifliğin de giderek yükseldiğine tanık oluyoruz.
Aşı karşıtları ya da Covid-19 politikaları karşıtları artık seslerini daha gür çıkarmakta. Sivil itaatsizlik eylemleri yapıyorlar, mitingler düzenliyorlar, inandıkları doğruları televizyon ekranlarından yüksek sesle dile getiriyorlar.
Son günlerde Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın açıklamaları da epey toz kaldıran cinsten. Sayın Erbakan aşı olmadığını bundan sonra da olmayacağını belirterek, aşı olanların "Yaratık" doğurabileceğini öne sürmekte. Hatta Erbakan’ın geçen haftaki Konya ziyaretinde sarf ettiği "Aşı olmadım. Olmayı da düşünmüyorum. mRNA demek insanın hücre çekirdeğine girmek demektir. O insanların yarı insan yarı maymun çocuklar doğurmasına sebep olabilirsiniz. 3 kulaklı 5 gözlü yaratıklar doğmasına yol açabilir” sözleri özellikle sosyal medyada çok tartışıldı.
Açıkçası bu cesur sözleri kullanmak herkesin harcı değil. Sayın Erbakan “Bilim adamlarımız, ortaya koyduğumuz fikirleri ve gerçekleri her platformda diğer görüşe sahip bilim adamlarıyla açık bir şekilde tartışmaya da hazır” kararlılığını sürdürüyor.
Daha önce de ifade ettiğim gibi aşı olup olmamak bireyin hür iradesine kalmış bir meseledir. Ancak tedbirsiz davranmak vicdan, ahlak ve hak meselesidir.
Tedbirsiz davranarak hastalığı ister bile isteye isterse de bilmeden başkasına bulaştırmak büyük bir ahlaki suçtur. Bilmemenin vebali yoktur ancak bu noktada vardır. Zira pandemi dönemindeyiz ve tedbir almakla yükümlüyüz. Hem tedbirleri çiğneyeceksin hem de “bilmeden bulaştırmışım” diyeceksin. Yok böyle bir şey. Tedbirsiz davranarak bile isteye potansiyel hastalık yayıcısı olmuyor muyuz? Kul hakkı vardır. Başkasının zarar görmesinin vebalini ödeyemeyiz.
Bunun için yinelemekte fayda var. İster aşı ol ister olma ancak tedbirli olmak zorundasın. Camide, okulda, sokakta, alışveriş merkezinde, iş yerinde, restoranda yemek yerken, açık havada, kapalı ortamda… Herkes kurallara uyma yükümlülüğü ve sorumluğu taşımak zorunda.
Sağlıklı günler diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.