Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Az Öfke, Çok Huzur

Az Öfke, Çok Huzur

Daha az öfke daha uzun ve sağlıklı bir yaşam demektir. Öfkeyle verdiğimiz kararlar ve seçtiğimiz yolun geri dönüşü çok daha zordur. Çoğu kez bu sonuçtan geri dönüş imkansızdır.

Neredeyse her gün yaşadığımız ortam içinde belli ölçülerde bir şeylere öfkelenip stres yaşar hale geldik. Sizden başarabileceğinizden daha fazlasının beklendiği hissi, İster işte, ister evde ya da örneğin sosyal medyada olabilir. Aile içi ilişkiler çok fazla stres yaratabilir, işte veya boş zamanlarınızda da sürekli baskılar olabilir. Belki hastasınız ya da hasta olan bir yakınınız vardır. İyi gitmeyen bir ilişkiyle mücadele ediyor olabilirsiniz. Ya da belki maddi sorunlar sizi uyanık tutuyor veya savaş ya da şiddet ortamında yaşıyorsunuzdur. Vücudumuzda gerginliğe neden olabilecek pek çok durum vardır.

Uzmanlar, hipertansiyon, kalp krizleri, beyin kanamaları, felçler, mide ülserleri, hatta kanserler çoğu zaman birikmiş öfkenin sonuçları olduğunu söylüyorlar. Öfke aynı fay hattında biriken negatif enerji gibi bedende ve beyinde depremlere, dolayısıyla hastalıklara yol açar. Birçok fobinin, kaygının, paniğin altında öfke yatıyor.

Öfke, vücudumuz için bir dinamit olduğuna göre, en büyük çabayı onunla baş etmeye, kontrol altına almaya çalışmalıyız.

Bizim için daha az önemli olan şeylerden vazgeçebilmeliyiz, etkileniyorsak televizyon ve sosyal medya dozunu en aza indirmeliyiz. Doktorların önerdiği gibi spor, sağlıklı beslenme ve özellikle düzenli uykuyu hayatımıza yerleştirmeyiz.

Belki de en önemlisi, bizi hasta eden hastalık ruhlu insanları hayatımızdan çıkarmalıyız.

Bildiğiniz üzere, ruh sağlığımız, fiziksel sağlığımız temel taşıdır.

Beklendiği üzere, bir hikaye ile bu konuyu uzmanlara bırakıp, köşemize çekilelim.

Bir zamanlar çok huysuz küçük bir çocuk varmış. Babası ona bir torba çivi verip, her sinirlendiğinde çite bir çivi çakması gerektiğini söylemiş.

İlk gün çocuk çite 30 çivi çakmış. Çocuk, önümüzdeki birkaç hafta içinde yavaş yavaș öfkesini kontrol etmeye başlamış ve çite çaktığı çivilerin sayısı yavaş yavaş azalmış.

○ çivileri çite çakmaktansa öfkesini kontrol etmenin daha kolay olduğunu keşfetmiş.

Sonunda, çocuğun kendini hiç kaybetmediği gün gelmiș. Çite çakılacak hiç bir çivi kalmamış.

Durumu babasına haber vermiş. Bu defa baba, çocuğuna, öfkesini kontrol altında tuttuğu her gün bir çivi çekmesini önermiş.

Günler geçmiş ve delikanlı sonunda babasına tüm çivileri söküğünü söylemiş.

Baba, elinden tutmuș ve onu çivileri çakıp çıkardığı çite götürmüş.

İyi iş çıkardın oğlum, ama çitteki deliklere bak. Çit, asla eski aynı çit olmayacak. Bir șeyleri öfkeyle söylediğinde tıpkı bunun gibi bir iz bırakırız. Bu durum, birini bıçakladıktan sonra bıçağı onun gövdesinden çıkarmak gibidir. Kaç kere özür dilerim desen de bıçak veya çivi yarası hep orada kalacaktır.

Hayatta bazı șeyleri geri alamazsınız. Öfkenin sıcaklığında insanlara daha sonra pişman olabileceğiniz șeyler söylemeyin. Öfkenizi kontrol edin. Ya da oradan uzaklaşın.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi