Çanakkale Savaşı’nın Adsız Kahramanlarından: Bulaşıkçı Mehmet
Çanakkale Savaşı, yalnızca büyük komutanların ve kahraman askerlerin destanı değil, aynı zamanda ismi tarihe geçmemiş fedakâr insanların da zaferidir. Cephede mermilerin, top seslerinin arasında savaşan Mehmetçik kadar, geride kalan ve onların hayatını kolaylaştıran insanların da büyük emeği vardır. Bunlardan biri de “Bulaşıkçı Mehmet” olarak bilinen, ama resmi kayıtlarda ismi bile geçmeyen bir askerdir.
1915 yılında Gelibolu Yarımadası’nda kan ve barut kokusunun içinde, Mehmet adlı bir er, cephe gerisinde mutfakta görev yapıyordu. Küçük yaşlardan beri kasabasında lokantada çalıştığı için askerde de aşçı yardımcısı olarak görevlendirilmişti. Görevi, savaşan askerler için yemek hazırlamak, kazanları temizlemek ve tabakları yıkamaktı. Ancak Çanakkale gibi bir savaş ortamında, bu basit gibi görünen işler bile hayati önem taşıyordu.
Çünkü askerlerin morali kadar sağlıkları da önemliydi. Çamur içinde, bitkin ve yaralı Mehmetçiklerin sıcak bir çorbaya, temiz bir tabağa kavuşması cephedeki güçlerini artırıyordu. Fakat suyun kısıtlı olduğu, hastalıkların hızla yayıldığı bir ortamda hijyen sağlamak neredeyse imkânsızdı. İşte tam burada Bulaşıkçı Mehmet devreye girdi.
Mehmet, her gün düşman topçusunun menzilinde, cepheye yakın bir bölgede mutfakta çalışıyordu. Su az olduğu için askerler bazen yemeklerini kanlı elleriyle yemek zorunda kalıyordu. Mehmet, askerlerin hastalanmaması için yıkanacak kapları temiz suyla durulamak için her gün hayatını tehlikeye atıyordu.
Bir gün, komutanlar Mehmet’in ısrarla temiz su aradığını fark etti. Ona, “Evlat, su zaten kısıtlı, boşuna canını tehlikeye atma!” dediklerinde Mehmet’in verdiği cevap unutulmazdı: “Komutanım, ben bir tabak yüzünden bir Mehmetçiğin hasta olup şehit olmasına dayanamam.”
O günden sonra Mehmet, tehlikeye aldırmadan her sabah erkenden cephe gerisindeki su kaynaklarına gidip kapları temizlemeye devam etti. Bu sayede birlik içinde hastalık oranı düştü. Ancak bu fedakârlığı sonsuza kadar süremedi. Bir gün, düşman topçusu mutfağın yakınlarına yoğun ateş açtı. Mehmet, siper alabilirdi ama o, kazanları devirmemek ve yaralı bir askere su ulaştırmak için yerinden kıpırdamadı. Tam o sırada bir şarapnel parçası göğsüne saplandı. Mehmet, elindeki suyu düşmana inat, yaralı arkadaşının dudaklarına ulaştırdıktan sonra şehit düştü.
Mehmet’in fedakârlığı sayesinde birliğindeki birçok asker sağlıklı kalmayı başardı. Onun ismi resmî tarihte yazılmadı ama Mehmetçiklerin dualarında hep anıldı. Çanakkale sadece süngü hücumlarıyla değil, isimsiz kahramanların fedakârlıklarıyla da kazanıldı. Bulaşıkçı Mehmet gibi görünmeyen ama savaşın bel kemiğini oluşturan nice adsız kahraman, zaferin gerçek sahipleriydi. Çünkü bir orduyu sadece silah değil, yürekler kazanır.
Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaşı’nda verdiği mücadeleyle yalnızca cephedeki askerleri değil, vatanı da kurtaran bir lider oldu. O, "Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!" diyerek Mehmetçik'e savaşın ruhunu kazandırırken, cephe gerisinde canla başla çalışan isimsiz kahramanlar da bu büyük mücadelenin temel taşlarını oluşturdu. Bulaşıkçı Mehmet’in yaptığı gibi, bazen en küçük gibi görünen işler, en büyük farkı yaratıyordu. Bugün de hayat, tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi, sadece en önde görünenlerin mücadelesiyle devam etmiyor. Bir fabrikada işçisinden mühendisine, bir hastanede doktorundan temizlik görevlisine kadar herkesin katkısı, büyük bir yapıyı ayakta tutuyor. Atatürk’ün "Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır." sözü de tam olarak bunu anlatıyor.
Bugün bir masada temiz bir tabakta yemek yiyebiliyorsak, bir hastanede hijyenik bir ortamda tedavi olabiliyorsak ya da bir kriz anında sistemler hala çalışıyorsa, bunun arkasında görünmeyen ama sorumluluğunu en iyi şekilde yapan nice "Bulaşıkçı Mehmet"ler vardır. Onların kıymetini bilmek, Çanakkale ruhunu yaşatmanın en gerçekçi yoludur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.