Gizli özne “Mihriban”
Abdurrahim Karakoç, Elbistan 1932 doğumlu bir şairimizdir. Şaheser niteliğinde birçok eseri olmasına rağmen adı, Mihriban şiiri ile özdeşleşmiştir.
Karakoç'a bu dizeleri yazdıran, yaşadığı bir imkânsız aşktır. Gençlik yıllarında sırılsıklam âşık olan şair, maşuğuyla beraber evlenmeye niyetlenir. Kız tarafının bu evliliği istememekte diretmesi, âşıkların kavuşmasına engel olur.
Yıllar sonra Karakoç’u ziyaret eden bir arkadaşı yolda onun eski sevgilisini gördüğünü, onunla biraz sohbet ettiğini ve evlenmiş olduğunu söyler. “Mihriban” böylesi bir hüzünlü hikâyeden doğar. Bizler bu tarifsiz aşka, Musa Eroğlu'nun bu şiire, türkü kostümü giydirerek, dillere pelesenk hale getirmesi sonrası şahit olduk.
Üstad yapılan bir çok röportajda konu Mihriban' a geldiğinde “O aşk, masum bir aşktı. Güzel bir aşktı. Bırakalım öyle kalsın. Ne adı Mihriban, ne saçları sarı” diye cevap verir. 2012 yılında, eserlerini bizlere miras bırakarak, gözlerini yuman üstad, ağırlıklı olarak gazetelerde taşlama türünde yazılar yazmış, kısa bir dönem siyasete girmiş girişine de, çıkışına da sebep sorulduğunda Allah rızası için cevabını vermiş. Yani konuyu dillendirip, malzeme edecek fazlasıyla ortamı olmuş.
Aşka sembol olmuş Mihriban'ı sırf terbiyeye, töreye, vicdan ve ahlaka aykırı diye deşifre etmeyen, yüreğinde besleyen Abdürrahim Karakoç' lardan, bugün selam verdiği, belki evlenme niyeti bile olmayan ilerisini gerisini görmeden, muhtemel bir başkasının eşi olacak sevdiceğiyle el ele diz dize, fotoğraflarını sosyal medyada paylaşan kişiler haline gelmiş bir millet olduk.
Elbette, keşke herkes sevdiğini alabilsin, ancak malum olduğu üzere dünyanın dişlileri böyle dönmüyor. O halde bizlere yakışan, aşkı sosyal medyaya meze yapmayan bir millet olmaya çalışmak. Sevgi yürekte, saygı sıfatla güzel durur diye düşünüyorum.
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.