KONYA HABER
Konya
Açık
24°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2952 %0,25
48,7903 %0,47
4.857,03 % 0,00
Ara

Her rüzgâr savuracak bir toz bulur

YAYINLAMA:

Sevgili dostlar, engelli bireylerin haklarına saygı göstermek ve onlara destek olmak, vicdani bir sorumluluktur. Bu yaklaşım, sadece engelli bireylerin yaşam kalitesini artırmakla kalmaz, aynı zamanda daha adil ve kapsayıcı bir toplum yaratmamıza da katkı sağlar. Her bireyin eşit değere sahip olduğu bir dünyada, vicdanın rehberliğinde hareket etmek, daha iyi bir geleceğin anahtarıdır.

Haydi konumuza bir kıssadan hisse ile devam edelim

Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu seyretmekteydi.

Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı.

Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkân için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı.

Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı.

Hem de güçlükle…

Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu.

Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu.

Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu.

Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp: “Küçüüük!” diye seslendi. Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika!

Çocuk, ona dönerek: “Gerçekten çok güzeller!” diye tebessüm etti, ama benim bir bacağım doğuştan eksik.

“Bence önemli değil” diye atıldı adam. “Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki! Kiminin eli eksik, kiminin bacağı, kiminin de aklı veya vicdanı.”

Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu.

Adam ise konuşmayı sürdürdü: “Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi.”

Çocuğun kafası iyice karışmıştı.

Bu sefer adama doğru yaklaşıp: “Anlayamadım” dedi. “Neden öyle olsun ki?”

“Çok basit” dedi, adam. “Eğer vicdan yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil.

Zaten orada tüm eksikler tamamlanacak. Hatta sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükâfat görecekler…”

Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi.

Adam, vitrini işaret ederek: “Baktığın ayakkabı, sana yakışır!” dedi. “Denemek ister misin?

Çocuk, başını yanlara sallayıp, “Üzerinde 30 lira yazıyor” dedi ve ekledi: “Almam mümkün değil ki.”

“İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım” dedi adam, “Bu durumda 20 liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder.”

Çocuk biraz düşünüp: “Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!” dedi, “Onu kim alacak ki.?”

–“Amma yaptın ha!” diye güldü adam. “Onu da sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım.”

Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı.

Adam, devam ederek: “Üstelik de öğrencisin değil mi?” diye sordu.

“İkiye gidiyorum” diye atıldı çocuk, “Üçe geçtim sayılır.”

–“Tamam işte.!” dedi adam. 5 lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zaten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti.

Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkâna girdi. İçerideki raflar, onun beğendiği modelin aynıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek, “Benim satış işlemim bitti.!” Dedi.

“Sen de bana, bunu satsan memnun olurum.”

“Şaka mı yapıyorsunuz?” diye kekeledi çocuk,

“Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?”

“Sen çok cahil kalmışsın be arkadaş…” dedi adam, “Antika eşyalardan haberin yok herhâlde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30-40 lira eder.”

Küçük çocuk, art arda yasadığı şokları üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rüyada olmalıydı.

Hem de hayatındaki en güzel rüya.

Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kâğıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek: “Bana göre 20 lira yeterli.” dedi. “İndirim mevsimini başlattınız ya!”

Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip: “Babam haklıymış” dedi.

“Sakat olduğum için üzülmeme hiç gerek yok! demişti.”

Her rüzgar savuracak bir toz bulur, her hayat yaşanacak bir can bulur, her umut gerçekleşecek bir düş bulur, bulunmayacak tek şey senin benzerindir.

Kalın sağlıcakla.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *