Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı
Çanakkale Savaşı’nın en sembol ismi, Kocaseyit bilinen bir diğer adıyla SEYİT ONBAŞI, 18 Mart Çanakkale Zaferi'nde 215 kg'lık top mermiyi taşıyarak tarihe adını altın harflerle yazdıran Seyit Onbaşı, savaşın da seyrini değiştirmiştir.
16 yıl boyunca askerlik yapan MEHMET ÇAVUŞ, Çanakkale Savaşı sırasında Seddülbahir cephesinde görev almış ve kahramanlıklarıyla adını tarihe yazdırmış.
8 yaşında Çanakkale'de cepheyle tanışan Nezahat savaşın ortasında büyümüş. 12 yaşındayken “Onbaşı” rütbesine layık görülmüş. Babasıyla birlikte cephe cephe dolaşan NEZAHAT ONBAŞI, Kurtuluş Savaşında destanlar yazmış, kurmay unvanı ve İstiklal Madalyası ile onurlandırılmış.
Mehmet Muzaffer'in hikayesi ise, henüz lise öğrencisiyken 1914 yılında gönüllü olarak Çanakkale Savaşına katılmasıyla başladı. 17 yaşında memleket sevdasıyla cepheden cepheye koşan Asteğmen MEHMET MUZAFFER, Osmanlı Devleti'nin ödeneği kalmadığı için Yahudi tüccara verdiği sahte paranın üzerinde yazan "Bedeli Çanakkale'de kanla ödenecektir" yazısıyla savaşın sembol isimlerinden biri haline geldi.
Bir yerlerde yazılmış anıtı dikilmiş şehitlerimiz yanında, hiçbir yerde kayda girmemiş adı, namı okunmayan daha binlercesi...
Çanakkale, toprakları sayısız şehidin kanıyla sulanmış bir büyük destanın yazıldığı yerdir. Bu büyük zaferin üzerinden 106 yıl geçerken, Mehmetçiğin dillere destan kahramanlığı dünya tarihine "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" yazdı.
Türk ordusunun Çanakkale Cephesi'nde verdiği mücadele yalnızca Türk tarihinin değil, bütün dünya tarihinin akışını etkiledi.
Evet dostlar, Mehmet Akif'in dediği gibi toprağı sıksan şehit fışkıracak bir vatanın sahibiyiz. Hemen her karışı şehit kanıyla sulanmış topraklar.
Türk olmak öyle sancılı bir o kadar da şanlı bir ayrıcalık ki tüm dünya üstüne gelse kaçacak bir yerin yok, hoş olsa da gidecek kimse yok. Bazen dış güçler, bazen içimizdeki hainler bu genetiğimizden gelen yapımızla oynamaya, dejenere etmeye çabalasa da, yakın tarihimizdeki olaylar gösterdi ki söz konusu vatan olduğunda, tarih boyuna mayası çalınmış hıyanet yoğurdu tutmamış ve inşallah ilelebet de tutmaz.
Atatürk ve yol arkadaşlarının, tarihimiz boyunca verdiğimiz isimli, isimsiz binlerce şehidin, bizden beklentisi de akan kanların boş yere olmadığını göstermek. Kim bilir, belki onlar bizden şanslıydı, ortada bir harp, düşmanın üstünde üniforma, karşında cephe vardı, renk belliydi.
Yaşadığımız bu asırda at izi, it izine karışmış durumda, kim vatansever, kim hain, kim düşman belli değil. İnşallah bizde bu günün savaşından alnımızın akıyla çıkabilelim.
Belki Mehmet Akif'in "Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın" dizelerini hak edemeyiz; ama hiç olmazsa bu topraklar bizi bağrına basmaktan utanmasın.
Bayrağımızı teslim edeceğimiz nesil bizleri de saygıyla yâd etmesi ümidiyle.
Kalın sağlıcakla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.