Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Şiddetin panzehiri Milli Eğitim

Şiddetin panzehiri Milli Eğitim

Son günlerde Müslüman ve Türk olmakla övündüğümüz toplumumuzda, hızla artan kadına şiddet, çocuk tacizi, trafik gibi çok basit sebeplerle işlenen cinayetlerin en temel sebebi taktir ederseniz ki eğitimde geldiğimiz nokta.

Buna bir de tıkır tıkır işleyen adalet sistemimizi ve ekonomik gerekçelerle çoğunluğun girdiği depresyona meyilli ruh halini koyunca bu haber manşetleri kaçınılmaz oluyor diye düşünüyorum.

Eğitimsizlik, kadına şiddet ve çocuk tacizini besleyen en büyük faktörlerden biridir. Eğitim, bireylerin bu suçlara karşı bilinçlenmesini sağlarken, eğitimsizlik ise bu tür sorunların yaygınlaşmasına yol açar.

Bu konularda hepimizin söyleyecek birkaç kelamı var elbet ancak biz konumuzda kalalım.

Geçtiğimiz günlerde yarışma programında 'Hangisi Dede Korkut hikayelerinin kahramanlardan biri değildir?' diye bir soru soruldu.

Hali hazırda Boğaziçi Üniversitesi'nden pırıl pırıl bir genç soruya cevap veremedi.

Fuat Köprülü’nün “Türk edebiyatının bütün eserlerini terazinin bir kefesine, Dede Korkut’u öbür kefesine koysanız yine Dede Korkut ağır basar.” sözü de Dede Korkut Hikâyeleri'nin önemini ve edebî değerini göstermesi bakımından son derece manidardır.

Dede Korkut nüshalarının biri Almanya'da diğeri Vatikan'dadır. 3.nüsha birkaç yıl önce Kazakistan'ın Mangışlak şehrinde bulunmuştu ve kayıp olan 13 efsaneyi barındırıyordu.

Kendi tarihi değerlerimiz bile yabancıların gözetiminde...!

Elbette ki herkesin okuyacağı, okumaktan zevk alacağı kitaplar farklıdır ama bazı şeyler kırmızı çizgidir.

Bir devlet düşünün ki kendi milletinin, kendi medeniyetinin paha biçilemez kıymetteki edebi ürünlerini öz evlatlarına okumaktan aciz olsun!

Lise bitene kadar bir öğrenci Dede Korkut hikayelerini hiç okumamış ise oturup bu durumu sorgulamamız gerekmez mi?

Biz neyin "Milli" sinden ya da hangi "Milli Eğitim"den bahsediyoruz?

Bu ülkenin Türkçe ve Edebiyat öğretmenleri öğrencilerine neyi/kimi okutuyorlar?

Milli eğitimin ve eğitimcilerin hedefi, devletine milletine sevgiyle bağlı, ülkesine aşk ile hizmet edecek vatansever evlatlar yetiştirmek değil miydi?

Maalesef ki bu garabete dünyanın hiçbir yerinde rastlamazsınız...!

Fransa'da tüm kademelerde öğrenciler 'Sefiller' romanın karakterlerini bilir.

İngiltere'de Shakespeare'i okumamış adamı okuldan mezun etmezler.

Görklü medeniyetimiz liyakatsizlerin elinde çırpınıyor... Ne yazık!

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya...!

Edebiyat, toplumun hafızasını oluşturan ve insanlara kim olduklarını, nereye ait olduklarını hatırlatan en güçlü araçlardan biridir. Edebiyatımıza sahip çıkmak, sadece geçmişi korumak değil, aynı zamanda geleceği inşa etmektir. Çünkü edebiyat, insanları düşündüren, duygularını şekillendiren ve değerlerini pekiştiren bir güçtür.

Edebiyatın, gelecek nesilleri kurtarmanın bir yolu olarak düşünülmesi oldukça anlamlıdır.

Edebiyatımıza sahip çıkmak demek, bu değerlerin nesilden nesle aktarılmasını sağlamak ve gelecek kuşakları bu zengin mirasla donatmak demektir. Böylece, daha aydınlık, bilinçli ve adil bir toplum yaratma yolunda önemli bir adım atılmış olur.

Sonuç olarak, edebiyatımızı korumak ve geliştirmek, sadece kültürel bir görev değil, aynı zamanda gelecek nesilleri daha bilinçli ve duyarlı bireyler olarak yetiştirmenin bir yoludur.

Eğitimin millileşmesi bu yaşadığımız çağdaki olup bitenin en büyük panzehri olsa gerek.

Kalın Sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi