Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Yapay Zekanın Eğitimdeki Rolü

Yapay Zekanın Eğitimdeki Rolü

Türkiye'de eğitim sisteminin en temel problemlerinden biri uzun yıllardır değişmeden gündemde kalıyor: fırsat eşitliği sağlanamıyor ve öğretmen açığı kapanamıyor. Özellikle kırsal bölgelerde öğretmen yetersizliği daha belirgin bir şekilde hissediliyor. Ancak yalnızca sayı değil, nitelik de önemli bir sorun olarak karşımızda duruyor. Eğitimdeki bu yapısal sıkıntılar, milyonlarca öğrencinin potansiyeline ulaşmasını engelliyor.

Son yıllarda eğitimde teknolojinin yükselen rolü, özellikle de yapay zeka destekli araçlar, bu sorunlara çözüm üretme potansiyeliyle umut vadediyor. Peki bu teknolojiler, gerçekten de eğitimde fırsat eşitliğini sağlayabilir mi? Yoksa teknoloji de yalnızca imkânı olanların erişebileceği bir ayrıcalık olarak mı kalacak?

Yapay zeka tabanlı eğitim araçları, sadece şehirlerdeki değil, kırsaldaki öğrenciler için de büyük bir fırsat sunuyor. Akıllı ders anlatım sistemleri, sanal öğretmenler ve bireysel öğrenmeyi destekleyen platformlar, öğrencilerin eksik kaldığı alanları tespit edip kişiye özel öğrenme yolları sunabiliyor. Bu sistemler, öğrencinin hızına ve anlayış seviyesine göre şekillenebiliyor; böylece klasik sınıf ortamında gözden kaçabilecek öğrenme sorunları anında tespit edilip giderilebiliyor.

Üstelik yapay zeka yalnızca öğrencilere değil, öğretmenlere de büyük bir destek sunabilir. Ders içeriklerinin planlanmasından ölçme-değerlendirme süreçlerine kadar birçok alanda öğretmenin yükünü azaltabilir, zaman kazandırabilir. Bu da öğretmenin öğrenciyle daha nitelikli zaman geçirmesine olanak tanır.

Ne yazık ki Türkiye’de bu potansiyelin hayata geçmesi için gereken altyapı koşulları henüz oluşturulmuş değil. Bugün hâlâ Türkiye’nin birçok bölgesinde öğrenciler istikrarlı internet erişimine sahip değil. Tablet ve bilgisayar gibi temel dijital araçlar, birçok çocuk için hâlâ ulaşılamaz durumda. Eğitime ayrılan bütçenin teknoloji odaklı kullanılmaması, bu teknolojilerin gerçek bir fırsata dönüşmesini engelliyor.

Bir diğer önemli eksiklik de öğretmenlerin bu dönüşüme hazırlanmamış olması. Yapay zekayı etkin biçimde kullanabilmek için öğretmenlerin teknik altyapı, dijital pedagojik yaklaşımlar ve veri okuryazarlığı gibi alanlarda eğitim alması gerekiyor. Ancak bu yönde bugüne kadar atılan adımlar oldukça yetersiz kalmış durumda.

Dünyada eğitim teknolojileri hızla gelişirken, Türkiye’nin kendi yerli ve özgün yapay zeka çözümlerini üretmesi elzem hale geliyor. Bu yalnızca teknolojik bağımsızlık açısından değil, kültürel ve pedagojik uyum açısından da büyük önem taşıyor. Ancak şu ana kadar devletin bu yönde kararlı bir irade ortaya koyduğu söylenemez. Mevcut uygulamalar daha çok bireysel çabalarla sınırlı kalmakta.

Yapay zeka, öğretmen açığını birebir kapatamaz. Ancak eğitimdeki eşitsizlikleri azaltma noktasında güçlü bir araç olabilir. Bunun için öncelikle:

  • Altyapı yatırımları hızlandırılmalı,
  • Öğrencilerin dijital araçlara ücretsiz erişimi sağlanmalı,
  • Öğretmenlere yönelik eğitim programları başlatılmalı,
  • Eğitimde teknoloji kullanımına yönelik ulusal stratejiler geliştirilmelidir.

Yapay zekanın eğitimde bir devrim yaratma potansiyeli var. Ancak bu potansiyelin gerçekleşmesi için devletin daha vizyoner, daha kapsayıcı ve daha kararlı adımlar atması gerekiyor. Aksi halde teknoloji, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak yerine yeni eşitsizlikler doğurabilir. Doğru yatırımlar ve bilinçli uygulamalarla, tüm öğrenciler için daha adil bir gelecek inşa etmek mümkün. Şimdi harekete geçme zamanı.

Kalın Sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi