Yozlaşmanın Çözümü ELA formülü
Türkiye'de din istismarı, toplumun farklı alanlarında sıklıkla karşılaşılan bir olgu olarak dikkat çeker. Siyasi, ekonomik ve toplumsal bağlamlarda dini değerlerin suistimal edilmesi, ciddi tartışmalara ve eleştirilere neden olmuştur. Bu istismar, bireylerin manevi duygularını sömürerek kişisel ya da kurumsal kazanç sağlama amacını taşır.
Siyaset alanında, dini değerlerin oy toplamak amacıyla kullanıldığına sıkça rastlanır. Seçim dönemlerinde dini sembollerle sahneye çıkmak, cami açılışlarına katılmak ya da dini temalı sloganlar kullanmak, halkın dini hassasiyetlerini siyasi kazanımlar için araçsallaştırmanın örnekleri olarak gösterilebilir. Birçok siyasi parti, İslam'ı temsil ettikleri iddiasıyla geniş halk kitlelerinin desteğini kazanmış, yazık ki dini siyasete alet etmiş ve bu tartışma her zaman süregelmiştir.
Ekonomik alanda ise din istismarının farklı örnekleri mevcuttur. Dini vakıf ya da dernekler aracılığıyla toplanan bağışların amacı dışında kullanılması, bu konudaki eleştirilerin başında gelir. Toplumun yardımseverlik duygusunu istismar eden bazı yapılar, topladıkları paraları kişisel servetlerini artırmak ya da farklı çıkarlar için harcamışlardır. Ayrıca ticaret alanında da benzer durumlarla karşılaşılır. Bazı şirketler, ürünlerini “helal” ya da “İslami” etiketlerle pazarlayarak daha fazla müşteri çekmeye çalışırken, bu tür etiketlerin doğruluğunun sorgulandığı durumlar olmuştur.
Türkiye'de cemaat ve tarikatların da din istismarına zemin hazırladığı görülür. Özellikle Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) örneği, bu durumun en çarpıcı vakalarından biridir. Uzun yıllar boyunca dini bir hareket olarak görünen bu yapı, halkın güvenini kazandıktan sonra devlette paralel bir yapı kurmuş ve 2016’da canım ülkemde yüzlerce masum cana mal olmuştur. Benzer şekilde, bazı tarikatlar üyelerini maddi ve manevi olarak sömürmüş, dini bağlılık kisvesi altında kendi güç ve servetlerini artırmış ve hali hazırda bu durum aynı şekilde devam etmektedir.
Medya ve popüler kültürde de dinin istismarına yönelik örnekler sıkça görülür. Halkın dini inançlarını kullanarak para kazanan "şifacı" ya da "hoca" unvanlı kişiler, özellikle hastalık gibi hassas durumlarda insanların duygularını manipüle etmiş ve dolandırıcılık faaliyetlerinde bulunmuştur. Televizyon programlarında dini konuların reyting amacıyla kullanılması da bu tür bir istismarın parçasıdır.
Toplumsal alanda ise dinin istismarı, özellikle kadın ve çocuklar üzerinde ciddi mağduriyetlere yol açmıştır. Bazı dini cemaatler ve tarikatlar içerisinde kadın ve çocukların istismara uğradığı vakalar toplumda derin yaralar açmıştır. Erken yaşta evlilikler, eğitimden mahrum bırakılma ve bireylerin kendi hayatları üzerinde karar alma haklarının ellerinden alınması gibi durumlar, bu istismarın en çarpıcı boyutlarını oluşturur.
Tüm bu örnekler, din istismarının sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun olduğunu gösterir. Bu tür eylemler, hem halkın dini duygularını sömürmekte hem de dini değerlere zarar vermektedir. Dolayısıyla bu konu, toplumsal bilinç ve hassasiyet gerektiren önemli bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Türkiye’de din istismarına dair yaşanmış pek çok olay, bu sorunun derinliğini gözler önüne sermektedir.
Yakın tarihte şahit olduğumuz;
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ),yıllarca dini bir cemaat olarak kendini tanıttı, 2007 yılında patlak veren Deniz Feneri Skandalı, 2022 yılında, bir tarikat liderinin henüz 6 yaşındaki kızını evlendirmesi, 2018 yılında yapılan operasyonla tüm foyası ortaya dökülün Adnan Oktar örgütü, kamuoyunda "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün bazı tarikatların silahlandığı ifşası, Diyanet İşleri Başkanlığımızın haber bültenlerinden düşmeyen daha önce hiç bir dönemde görülmeyen saltanatı...
Burada şunu da açıkça belirtmek gerekir, bizleri bu yozlaşmaya götüren sürecin izlediği politikayla 2. derece müsebbibi, Diyanet İşleri Başkanlığı'mızdır.
Sizlerin de aklında kalan onlarca örnek vardır, sadece yakın tarihte gerçekleşen. Yazık ki çok çabuk unutan ve yaşananlardan ders almayan bir milletiz. Daha dün FETÖ faciasını atlattık, bugün filanca tarikatın sermaye miktarını konuşuyoruz.
İçinde bulunduğumuz bu acınası durumumuza çözüm, her toplumsal yozlaşmanın en etkili formül olan ELA Formülü "Eğitim, Liyakat, Adalet"…
Ve netice olarak, sosyal medyada rastladığım bir sokak röportajında söylendiği gibi "Allah'ım, İslam’ı biz Müslümanların şerrinden koru!"
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.